Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Behzat Ç.
Polis kordonunun arkasındaki meraklı kalabalık yılın son cinayetine bakıyordu. Daha doğrusu cinayetten arda kalanlara. Yakası yırtık, üstü başı kan ve çamur içinde kalmış adam, mağazanın önünde, bıçaklandığı yerde sırt üstü yatıyordu. Karnından sızan kan, karın üstünde bir birikinti oluşturmuştu. Behzat Ç. kanı durdurmaya çalışmış ama adamın bağırsakları elinde kalınca vazgeçmişti. Akbaba önce adama baktı sonra da Behzat Ç.'nin içtiği 216'ya; iç geçirirken "Bir tane de bana versene," dedi. "Bu taksici milleti iyice psikopat olmuş, kızının yanında babasını bıçaklıyor. Sebep neymiş?" "Anama küfretti diyor ama tam bilmiyorum, para tartışması da olabilir." Suat telsizle "Ekip göndereyim mi amirim?" diye sordu. "Yok, biz buradayız." "Kim var başka?" Akbaba telsizi alıp "Kim olacak ben," dedi. Behzat Ç., onun ölecek insanların kokusunu aldığı yönündeki efsaneye iyiden iyiye inanır olmuştu. "Sen ne arıyorsun burada?" diye sordu. "Evde canım sıkılıyordu, telsizden duydum." "Yılbaşı akşamı telsiz mi dinliyorsun?" "Ne yapayım, televizyonda bir bok yok. Adamın akrabalarına haber verildi mi?" Behzat Ç. kanı durdurmaya çalışırken adamın cep telefonu çalmıştı. "Karısı aradı. Ben konuştum." Kadının çığlıkları hâlâ kulağındaydı. "Maktulün akrabaları şimdi gelir. Ben taksiciyi alıp gidiyorum, ambulans gelince Adli Tıp'a gidecek. Keşke sen ambulans şoförü olsaydın." Akbaba gülümsedi. Ağzındaki duman 216'dan mı yoksa soğuktan mı çıkıyor belli değildi. Kordonun içine giren bir iki sarhoşu fırçaladı. Saçları beyazlamış, gözleri içine çökmüş, burnunun ucundaki acayip siğil ve kızıla çalan ten rengiyle çok çirkin, korkutucu bir adamdı. Tipini görenler hemen kordon dışına çıktı. Behzat Ç. telsizi aldı. "4570 merkez." "Merkez dinliyor amirim." "Şahsı aldım, geliyorum. Olay yerinde Akbaba'yla irtibat kurulsun." "Anlaşıldı." Arabada bekleyen kelepçeli taksiciye doğru yürüdü. Harun'u arabanın yanında görünce "Sen de mi telsizden duydun?" diye sordu. "Evet." Harun, geçen yılbaşında izin yapmayan polislerden olduğundan bu gece izinliydi. Genç polisler beraber gidecekleri bara Behzat Ç.'yi de çağırmışlar, ama o gürültülü yerleri sevmediğinden reddetmişti. "Hadi git. Elemanlara da söyle ağızlarıyla içsinler." "Ben onların yanından ayrılalı iki saat oldu." Harun'un gözleri içkiden kızarmıştı, Behzat Ç. kolundan sıkıca tuttu "Sakın ha!" dedi. "Sakın ha!" Harun bu "Sakın ha!" nın anlamını biliyordu. "Yok amirim o konuyu kapattım ben." "İstersen kapatma. Bölümde gerginlik istemiyorum, sana da torpil geçmem, başka büroya veririm." Ekip arabasını olay yerinden hızla çıkardı. Tam Kızılay'ın göbeğinde kırmızıya yakalanınca, yanında oturan Harun "Geçelim, boş," dedi. Cevap vermedi; kırmızı ışığın üstünde, altmıştan geriye doğru azalan saniyelere bakarken, uzaktan ambulansın ışıklan göründü. Siren sesi meydandaki kalabalığın hep bir ağızdan söylediği şarkıya karışıyordu. "Nihayet gelebildiler." Bu sefer cevap vermeme sırası Harun'daydı, sanki başka bir âleme dalmış gibi ambulansın ışıklarına bakıyordu. Arabanın içindeki sessizlik tedirgin edici bir atmosfer yaratınca Behzat Ç. arka koltuktaki taksiciye döndü: "Niye öldürdün adamı?" "Anama küfretti." "Ben kızıyla konuştum. Küfretmemiş." "Allah belamı versin ki etti komiserim." Nihayet kendine gelen Harun, kalın sesiyle "Belalı konuşma lan!" diye gürleyince taksici sustu. Behzat Ç. dikiz aynasını düzeltip "Kavga niye çıktı?" diye sordu. "Taksimetreye itiraz etti. Parayı eksik verdi." "Ne kadar?" "Beş lira." "Beş lira için mi öldürdün adamı?" Taksici önüne bakıyordu. Güvenpark girişindeki kalabalık ondan geriye doğru saymaya başladı. Havai fişekler atılıyor, meydanda toplanmış insanlar yeni yıla büyük bir hengâmeyle, çığlık çığlığa giriyorlardı. Behzat Ç. dikiz aynasından kendine baktı. Orada sıradan bir polis gördü. Cinayet Büro Amirliği'nde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı. Emekliliğine az kalmış,o bu işe başladığında doğan çocuklar Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaşa gelmiş,kendi kızı dâhil. O da bu arada boşanmış, insan sarrafı olamasa da ceset sarrafı, bu yüzden de biraz melankolik tabiatlı olmuş. Müzik dinlemez, polis telsizi dinler. Kitap okumaz, gazeteye spor sayfasından başlar. İçimizden biri sözü sanki ilk onun için söylenmiş. İşte o kadar sıkıcı bir hayatı vardı.
Bir Ankara PolisiyesiKitabı okudu
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.