Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Conan Gray - Greek God
Seride nihayet uzun zamandır beklediğim o dolu dolu heyecanı yaşatan, her bir satırında bunu hissettiğim olayların yaşanmaya başladığı kitap. Percy, Annabeth, Kıvırcık ve Tyson'ın maceralarını çoğunlukla hep beraberlerken okuma fırsatını elde edebildiğim, bir açıdan en çok da bu yüzden serideki favori kitabım olmayı başardı Labirent Savaşı. Aslında bundan önceki üç kitabı da severek okumadığımı söyleyemem ancak dördüncü kitabın yeri bir başka oldu bu noktada. Kitaba yine muhteşem, adrenalin dolu ve okuduğum dört kitabın dördünde de var olan klasik bir Percy başlangıcı ile giriş yapıyoruz. Goode Lisesi'nde peşine düşen canavarlar yüzünden "yine" hem okulu hem de ortalığı birbirine katmıştır daha ilk okul gününden. Titan'ın Laneti'nden bize kendisini hatırlatan ve bir ölümlü olmasına rağmen Sis'in ardında neler olduğunu rahatlıkla görebilen Rachel Elizabeth Dare'in yardımıyla Percy canavarlardan kurtulmayı başarıyor. Ardından da benim okumayı dört gözle beklediğim Melez Kampı'na dönüş yapıyor. Ancak Melez Kampı da pek huzurlu bir ortama sahip değil o esnada. Percy'nin en yakın arkadaşı olan Kıvırcık, yıllardır Pan'i aramakla sorumlu olduğu görevi nedeniyle satirlerin lideri tarafından bir soruşturulmaya alınmış oluyor ve bu kez, Kıvırcık'a Pan'i bulmak için oldukça kısa bir süre ve son bir şans tanınıyor. Kıvırcık sürgün edilme tehditi ile karşı karşıya kalmışken, Melez Kampı da en az bunun kadar büyük ve çok yakında gerçekleşmek üzere olan bir sorunla yüz yüze geliyor. Titan kralı Kronos'un ruhunun bölünmüş parçalarını tamamlamaya oldukça yakın olması ve somut bir bedende yeniden hayat bularak Melez Kampı'nı, ardından da Olimpos'u yok etmek için harekete geçeceği rivayeti duyuluyor. Önceki kitaplarda da kampın güvenliğini tehdit eden birtakım unsurları göz önünde bulundurduğumuz zaman, yaklaşmakta olan çok ciddi bir tehlike söz konusu melezler için. Kronos'un kampa nereden, nasıl ulaşabileceği çok ciddi bir soru işareti oluşturmuşken, kampta bir labirent girişinin keşfi ile işler çok daha karmaşık bir hal alıyor. Üstelik söz konusu labirent de pek tekin değil. Hakkında iyi söylemler olmayan bu labirente giren bir daha çıkamamış, çıkmayı bir şekilde başardıysa bile aklî dengesi eskisi gibi olamamıştır. Eğer Kronos ve ordusu bu labirentte nasıl yol alıp, Melez Kampı'na ulaşabileceklerini kampın mimarı ve aynı zamanda da büyük bir mucit olan Deadalus'la iletişime geçerek öğrenirlerse, bu kamp için iyi sonuçlanacak bir şey olmaz. Tabii, Percy, mimarlığa karşı çok büyük bir hayranlığı olan Annabeth ve onlara destek olmak için her daim sadık ve hazır olan Tyson ve Kıvırcık, Deadalus'a onlardan önce ulaşmazlarsa. Labirent Savaşı'nı gerçekten çok sevdim. Binbir türlü şaşırtmacanın olduğu, maceranın eksikliğini hiç hissetmediğiniz ve düğüm olmuş karmakarışık olayların yeri ve zamanı geldikçe bir bir çözüme kavuştuğunu hayalimde canlandırabildiğim bu kitap bana okurken çok büyük bir keyif verdi. Karakterlerin aralarındaki kurulan arkadaşlık ve aile bağı çok güzeldi... Bu kitapta karşımıza çıkan yeni karakterler, bir önceki kitapta okumayı çok sevdiğim Nico'nun tekrar dönmesi... Üstelik sonu öyle bir yerde bitti ki kitabı kapattığımda "Böyle de bitmezsin ama..." diye söylendim bir miktar. Dördüncü kitapta olanlar daha çok beşinci ve son kitapta olanların bir nevi fragmanı gibi geldi bana. Bu yüzden hem bir an önce okumak istiyorum hem de neler olacağını kestiremediğim için korkumdan istemiyorum. Rick Riordan'ın kurduğu bu dünyanın hak ettiği değeri daha fazlası görmesi gerektiğini düşünüyorum.
Labirent Savaşı
Labirent SavaşıRick Riordan · Doğan Egmont Yayıncılık · 20194,468 okunma
·
179 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.