Kitabın 127. sayfasındayım ve güncelleyerek incelemeye başlıyorum;
Çoğu kişi bu kitabı uzun sürelerde, sündürerek okumuş, benim gördüğüm bu. Nedenini anlamadım, son derece akıcı ve samimi bir anlatım var - anlattıkları esasen derin felsefi sorgulamalar olmasına rağmen. Şahsen ben kitabı çok lezzetli buldum. Tek bir satırında bile sıkılmadım, dikkatim dağılmadı... ve fakat; ÇEVİRİ!
Süha Sertabiboğlu’nun ilk çevirisiymiş, az önce öğrendim. Belli. Dikkatimi dağıtma eğiliminde olan tek şey çeviri. Klima dememiş air condition demiş, gösterge paneli dememiş geyç demiş (geyc diyen var ama geyç diye bir kullanım yok, gösterge paneli en doğru çeviri olurdu), cümleler çok ingilizce kokuyor. Öğrenci çevirisi gibi bir motamotluk hissi yakanızı bırakmıyor.