Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Ruhum, ölümsüz yaşamın ardından koşma, olanaklar alanını tüketmeye bak." Pindaros'un alıntısıyla başlar. Albert Camus şüphesiz 20. Yüzyılın en önemli varoluşçu filozoflarından biridir. Her ne kadar kendisini bu felsefi akıma ait hissetmese de, eserlerinde özellikle bireyin yaşadığı topluma yabancılaşması, toplumdan kopuşunu okuyabiliriz. Bu deneme kitabında da bireyin varoluşunu daha çok uyumsuz kavramı üzerinden ele alır. Kitaba adını veren Sisifos, sizin de bildiğiniz gibi yunan mitolojisinde geçen bir efsanedir. Bu efsaneye göre Tanrılar tarafından cezalandırılan Sisifos büyük bir kayayı dağın tepesine kadar çıkarır. Ve kaya tekrar aşağı yuvarlanır. Sisifos tekrar bu kayayı yukarıya taşımaya çalışır. Ve bu sonsuza kadar bu şekilde sürer. Aslında bu hikaye kitabın da ana fikrini sunar bize. Biz insanlar da ölene kadar birşeyler için çalışıp didiniriz. İşte kitabımızda sık sık duyacağınız Uyumsuz İnsan bu çabalamanın yaşamak için, varlığımız için bir neden midir? Sorusu üzerinedir. Kitaptaki denemelerde aldığım notları paylaşacak olursam: İlk denemesi, UYUMSUZ VE İNTİHAR başlığında şu tespitle başlar. "Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir." intihar olayı zaten başlı başına büyük bir olay bana göre. Sanırım her insan hayatının belli dönemlerinde varoluşsal sıkıntılar yaşamıştır. Ve bu arayışlarda büyük bir boşluk hissedip intihar düşüncesini aklından geçirmiştir. Tabi buradaki intihar fikri toplumsal olaylardan kaynaklanan intihar değil. Daha çok insan varlığının nedeni üzerine bir bocalamadan kaynaklı bir kavramdır. Yani neden yaşamak için çabalarız? der. Ve madem bu dünya, yaşamak çabalamaya değmez o zaman intiharla ilgili şu sözleri söyler: Yasamak, hiçbir zaman kolay değildir kuşkusuz. Birincisi; alışkanlık olan birçok nedenlerden dolayı, yaşamın buyurduklarını yapar dururuz, her gün yinelenen bu çırpınmanın anlamsızlığı neden? İnsanın bir düşünce sonucu intihar ettiği enderdir. “çabalamaya değmez” demektir kendini öldürmek. İntiharla ilgili ne düşünürsünüz bilemem ama ben insanın diğer canlılar gibi evrimin sonucu bir canlı olduğunu ve bu süreçte kesinlikle intihar etmek için evrilmedik. Hatta tam tersine genlerimizde hayatta kalma, çoğalma kodları ağır basar. Peki neden intiharı seçeriz. Açıkçası bu duyguyu deneyimlemediğim için açıklayamam. Zaman zaman yaşamın anlamsızlığı üzerine bocaladığım anlar olmuştur. Ama bu durumun sadece bireysel nedenlerden kaynaklandığını düşünmüyorum. Daha çok toplumsal nedenlerden kaynaklandığını düşünüyorum. Yaşadığımız toplumda bulunma amacımız nedir? Neden para kazanıyoruz? Neden kitap okuyoruz? Neden film seyrediyoruz? Neden güzel giyinme ihtiyacı hissediyoruz? Neden birileri tarafından sevilme ihtiyacı hissediyoruz? Sanırım bu ve benzeri sorular ister istemez bizim varlığımızı bir şekilde sürdürmemizi (bilinçli ya da bilinçsiz) sağlıyor. Varlığımızın bilincinde olmakla ilgili yazarımızın şu sözü çok ilgimi çekmişti; "Umutsuz ve umutsuzluğunun bilincine varmış kişi, geleceğin değildir artık." İşte yazarımızın da üzerinde sık sık durduğu uyumsuz insan tam olarak bu noktada kendi varlığının bilincine varıyor. Yine notlarım arasında, yazarımız uyumsuz insana örnek vermek için bazı yazarlara ve düşünürlere yer verir. Bunların başında hepimizin çok sevdiği bir yazarlar var, örneğin Dostoyevsk, Kafka gibi. Özellikle Kafka üzerine yazdığı deneme çok çok iyi ayrıntılar içeriyor. Çok karışık bir inceleme oldu herhalde. Umarım derdimi anlatabilmişimdir:) şimdiden bu zor denemeyi okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim.
Sisyphos Söyleni
Sisyphos SöyleniAlbert Camus · Adam Yayınları · 19838,4bin okunma
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.