Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

186 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Spoilerdan korkan okumasın
Bir başkaldırı kitabı Demian; ki ismini muhtemelen gerçek olmayan, Sinclair'in yol gösterici manevi rehberinden alıyor. Kitabın belli başlı olaylarını toparladığım zaman belli başlı bi dünya görüşü elde ediyorum ve Jung'un anlatımlarında okuduklarımı Sinclairin gözünden de yaşatmış oldum. Ki Jung ile Hesse aynı tarihlerde doğup ölmüşler ve mektuplaşmaları da türkçeye çevrilmiş. Kitabı okurken bu ikilinin birbirine etkisini yoğun olarak görmek beni sevindirdi açıkçası. Öykünün başında sinclair fena taciz ediliyo benim için en vurucu ve sahici kısmı da orası. Kendisi de söylüyor, insan çocukken bu kadar detaylı düşünmüyor elbette ne hissedip ne yaşadığın farkında olamıyor ancak büyüyünce yorum getiriyor. Ama ben de kendi çocukluğumdan biliyorum ki fena derinlikte yaşıyoruz çocukken kelimelere dökünce bi çocuğu aşacak kadar büyük duruyor. Neyse taciz olayını yorumlarsam, sinclair kendini bi bakıma kötünün iradesine teslim etme arzusu ile iylik ve saflık kalesi olan ailesine tutunmayı bırakıyor. İçten içe bilerek kötüye teslim oluyor ki, bu yolla içindeki karanlığı tanımaya bi adım yakınlaşıyor. Zira evde kalsaydı, kötü olanın niteliklerini tanımayacaktı. Zorbaya kendi elleriyle verdi gücü. Vicdanını rahatsız etmeye yöneldi kendi bilinçsiz istemiyle. Niye karşı çıkmadı bu tacize ki bu taciz türü muhtelemen en çok erkeklerin maruz kaldığı bi zorbalık biçimi. Ve en önemli durumlardan birisi de Sinclairin suçlu olarak eve döndüğünde babasının kötülüğü bilmiyor oluşundan ve kötü davranabilme gücünden kendini üstün hissetmesi: bu bir şeytana tapınma değil de, ruhun diğer ayağını yani kötülüğü yadsımama girişiminin şeytansı bi yan etkisi. İnsan her zaman kötüye haddini bildiremez bazen onun tarafından yönetilmeye bırakır kendini, ki ahlak bekçiliğine soyunmasın. Sinclair'in hayatına devrim yapacak olan Demian bi sınıf arkadaşı olarak girse de hikayeye sanki bir hayal ürünü: kötülüğe saplanıp sıkışan aciz sinclairin rehberi, sınıfta anlatılan incil hikayelerini farklı yorumlama cesaretini veren akıl. Kabil ve habil'in öyküsünün de günlük hayata yedirilmiş hali hatta kitap. Sinclair kendi kuyusunu kendi kazdı ilk başta, battıkça battığını hissetti ki öyle özlemle doldu ki yitirdiği cennetine, demianın büyük iradesini eylemleştirerek adım attı. Ki sinclair bunları yaşadığında 10 yaşındaydı :) Demianın bir pasajı var ki orda Sinclair'e akıl verirken kendi başvurduğu yoldan bahsediyor, "Ben öyle yollara başvururum ki, büyüyle alakası yok ama nasıl yapılacağını bilmeyenlere pek acayip görünür." Açıkçası gerçek ya da sanrı olmasını da önemsemiyorum sonuçta sinclairi hastaneye yatıracak halim yok. Hayal de olsa gerçeğe olan etkisine bakmalı. Ardından demian'ın sinclair'in ruhunu samimi şekilde tanımasındaki anlayış açıklığının da etkisinde kaldım. Demian da sonuç olarak Sinclairin ruhunun bir kolu. Yani sinclair kendi kendini tanımaya çalışıyor: "...... demek ki ürkek birisin. Demek ki seni korkutan bazı şeyler ve bazı insanlar var. Peki nereden kaynaklanabilir bu korku? Bir insanın kimseden korkması gerekmez. İnsan birinden korkuyorsa kendi üzerinde söz sahibi olmasına izin vermiş demektir." Demian işte böyle derken adeta sinclairin zihnini okur. Ve aslında kötüye karşı nasıl durması gerektiğini söyler ona. Kötünün senin üzerinde söz sahibi olmasına izin verme ki seni korkutmasın dediğini duyuyorum alt metninde. Jung analistleri çoğu zaman bir masal veya mitteki tüm karakterlerin tek bir psişenin farklı arketipleri olarak yorumlar. Hessenin anlatımı bu anlayışı kolaylaştırıyor ve zaten sinclair kendi sorgulamasını yapıyor. "Bu sesler ancak benim içimden doğabilecek sesler değil mi?"diyor. Ki hikayenin sonlarındaki Bayan Eva da aynı şekilde Sinclairin psişesinin bir veçhesi. Sinclair savaştan yaralı yatırıldığında şöyle düşünüyor ki yok etmek dışarda saldırılan nesneden bağımsız olarak kişinin bölünmüş(?!) ruhunun dışarı yansıması. Yani aslında düşmanı hedef almayan bir saldırı. Ama bunu anlatmayı jung daha iyi yapar. Hessenin iki cümlede bahsettiği şey anlaşılmamaya, üstünden geçilip gidilmeye çok müsait. Sonuna doğru hikayenin ayakları yerden kesiliyor ve fazla mistikleşiyor bu yüzden dikkatimi vermekte zorlandım. Genel olarak yoğun ve kısa olduğundan daha derinleşme gerektiren bi anlatı bence. Ve yer yer hikayeye duyduğum sıcaklığı samimiyeti kaybediyormuş gibi hissetsem de buna neyin sebep olduğunu bilmiyorum. Belki uçuk kaçık olmasıdır belki de yerli yerine oturmayan kavramların yarattığı yapaylık ve karmaşadır.
Demian
DemianHermann Hesse · Afa Yayınları · 19975,2bin okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.