İlksöz: Esas hayat şimdi başlıyor. 1960 Fransa'sı, üniversitelerini yarım bırakıp çalışmaya karar veren Jerome ve Sylvie'nin tek düşüncesi kanlarında olmasa bile bir asilzade hayatı yaşayabilmek, bunun içinde olabildiğince zengin olmaktı. İyi bir muhitte geniş bir ev, değerli antika eşyalarla dolu odalar, duvarlarda asılı değerli tablolar, kültür sanat etkinlikleri ile geçen geceler, sanat ve edebi tartışmalarla zenginleşen arkadaş buluşmaları...Bir tarafta da kurulan düşleri uzaklaştıran hayatın gerçekleri. Ama daha da kötüsü tüm gerçeklerine rağmen inatla görülmeyip, "şeyler"in peşinde harcanan ve kaybolup giden bir yaşam. 1960 gençleri, belki iki dünya savaşı yıllarında ve arasında amaçları düş kurmak değil sadece yaşamak olan kuşaklara göre özgürlüğün ve özgürlüğün getirdiği kendine güvenin, toplum içinde varolma güdüsünün, ebeveynlerinden daha kaliteli bir hayat sürme ihtiyacının iyice belirgenleştiği bir kuşak sanırım (tamamen kendi düşüncem, yanılıyor da olabilirim). Hep uzaktan görülen ve büyük ihtimalle de imrenilerek seyredilen Fransız asillerinin yaşantısı (bu aralar Proust'ta bol bol gördüğüm) kan gerekmeden ulaşılabilecek bir hayat artık. Ama o hayatın bir bedeli var: asil kan ya da çok para... Her ne kadar daha iyi yaşam arzusu hiçbir zaman tartışma götürmez tutarlı bir amaç olsa da, hayatın kendisinden uzaklaşıp nesnelerine esir düşmek, sahip olunacak "şeyler" için hayatı kaçırmak da bir o kadar tutarsız bir eylem olsa gerek. Özünde 1960 Fransa'sı için yazılmış olsa da her konumda ve her zamanda geçerli olacak değerli bir eser. "Şeyler" için harcanan hayatlar her zaman ve her yerde oldu, oluyor, olacak sonuçta. Perec'i seviyoruz, tavsiyemdir, okumaya devam. "Şeyler"in peşine takılıp, "şeyler"in hayatımıza değer kattığı değil, hayatımızın değerini anlayıp, hayatın bize sunduğu "şeyler"i farkedip, keyfini çıkarabileceğimiz bir yaşam dileğiyle. Sağlıcakla, kitapla...

ŞeylerGeorges Perec · Metis Yayınları · 20161,107 okunma

·

415 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.