Keşke Sevseydi
İnsan insana kavuşmak üzereydi
Arka bahçende gizli bir sokağın eşiğinde
Darağacına vurulmuş gördüm kendimi...
Orada korkulu gözler
Bakıp bakıp susmalar yutkundu
Göğsünün ortasına
İnanmak yüreğine
O anda serbestti
Güneş kör görmüyordu dünyayı
Dünya sadece dağları ve nehirleri olan bir yer değil ki...
Demirin eridiğine inanmıyorum,
Yağmurun sevinerek indiğine yere,
Gerçek yaşananları unuttum,
Olmamışları, bir acı umudum
Zeytin dalıyla barışık olamaz,
Gitmek kavuşmayla,
Yiğit bir suret bekliyor gözlerim,
Dehşete düşmeklik tam da burada...
Nalbanttan yeni çıkmışçasına ağır ve yabancı
Senin yüzünden
Âmâ bir yürüyüşle sığınık şehre ayaklarım
Diyebilir miyim bu bildik yollardan geçmedi
Ne sabah, ne akşam
Diyebilir miyim sen bir yanınla benimlesin?
Saçaklar, kız doğunca ağlarmış
Sarı yoncalar kururmuş ev önlerinde
Ayrılıklar ölüm
Ölümler dilencisi olurmuş
Tek kişilik örgütüyle
Bu yüzden ellerim bağlı direnirim
Yakıcı kalabalığına...
...
Shf: 7, 8, 9