Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Niçin bazı eser ve yazarların gözü kapalı fanatikliğinin yapıldığını oldum olası anlamamışımdır. Ve genellikle şu çok moda olmuş eserleri okumayı geciktiririm. Bu ara çok tatsız tuzsuz şeyler okuyorum, bunu kendime neden yaptığımı sormayın, ben de bilmiyorum. Neyse konumuz tam olarak bu değil. Livaneli'nin Son Ada kitabına değinmek istiyorum. Kitap hakkında olumlu bi kaç incelemeyi okudum. -keşke olumsuzları da okusaymışım- Daha önce Leyla'nın Evi'ni okuyup ziyadesiyle beğenmiş biri olarak Zülfü'yü severim, kalemine güvenirim, kefil olurum hani beğendiğim için. Halihazırda popüler bir kimliğe de sahip. Hangimiz etkilenmiyoruz o kimliklerden? Velhasıl güzel bir şey okurum umudu ile başladığım bir kitaptı. Beklediğim etkiyi yaratmadı, etkilenmedim, elektrik alamadım Son Ada'dan. Eee Şerife nolmuş etkilenmek zorunda değilsin, evet kendime böyle dedim. Zaten pek eleştirmem öyle olur olmadık her eseri; zira bir kitap yazmış değilim, güzel taraflarından bakar sevmeye çalışırım. Fakat elimdeki kitabın 163. baskısı. Acaba diyorum olur olmadık çok mu abartıyoruz bazı eserleri, yazarları. Öyle övgüler yapılmış ki. Tam olarak neye yapıldığını anlayamadım. Kitapta estetik bir kaygı güdülmemiş, ki yazar bunun farkında ve arada dile getiriyor. Bunu ne için yaptığını bilmiyorum. Bu ancak çok açık ve net bir şekilde bir mesaj verilmesi gerekirken uygulanabilir bir teknik gibi geliyor bana. Hiç mi mesaj yok? Mesaj var kitapta. Konu güzel, fakat bir estetik yok, olay örgüsü kurgulanmamış, yahut eksik kalmış gibi. Olmamış, ham bir şey gibi geldi. Gelelim kitapta sevdiğim kısımlara. Ekolojik bütünlüğün korunması gerektiği mesajı verilmiş. Ki bence dünyanın bize error verdiği şu yıllarda belki biraz düşünceye sevk edebilir bu tarafı bizi. Bir canlının yok olmasıyla ve bir başka canlının daha hızlı üremesi insan için ne gibi tehlikeler oluşturur, bir zinciri kırdığımızda önlenemez ne gibi sonuçlar doğurur bunun üzerinde durması sebebiyle hoş bir tarafı var, bu taraf eleştirilmekten elbette uzak. Gelelim en önemli konuya. Bir sürü psikolojisi ele alınmış. Ülkenin başına darbeyle geçmiş bir başkanın, huzur içinde, ve mütevazi bir sekilde yaşayan bir adaya gelip, orada da yönetimi ele almasını ve bir hiyerarşi oluşturmaya çalışmasını ele alıyor eser. Belli vaatlerle insanın nasıl dolduruşa geldiğini, bir sürü gibi hareket edildiğini ve bunun çok tehlikeli bir durum olduğunu eleştiriyor aslında Livaneli. Belki buradan bakacak olursak edebi olmayışına bunu bir sebep gösterebiliriz. Ama inanın yeterli bir sebep değil. Yani bunlar benim şahsi kanaatlerim hep. Sadece etkilenirken körü körüne etkilenmemek gerektiğini bir kez daha gördüm. Popüler eser, yazar peşinde koşmak bir gelenek haline gelmesin. Okurken objektif olmalıyız belli taraflarıyla, buna daha önce de değinmiştim. Elbette Livaneli başarılı bir yazar şüphesiz. (Leyla'nın Evi'ni mutlaka okuyun). Benim eleştirim onun kalemine gölge mi düşürecek sanki. Edebiyat dünyasının Vedat Milör'ü değilim, böyle bir iddiam yok. Fakat bi kuple üzüntü verdi tat alamamam. Keyifli okumalar diliyorum, hayat boyu seveceğiniz kitaplara ve insanlara rast gelmeniz dileğiyle... Şuraya bir Karlı Kayın Ormanı bırakıyorum. youtu.be/LY0eR9KWYTQ
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,2bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.