Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

535 syf.
·
Puan vermedi
"Körlük bir nevi ölüm. Hayır, ölmeden de beter bir işkence. Öldükten sonra yaşamak gibi bir şey." Böyle şikayet ediyor Cemil Meriç ama kelimelerin gözlerden sakladığı sesleri arayarak kağıtlara dökme kabiliyetini de körlüğüne borçlu olduğunu itiraf ediyor. Diğer taraftan Borges, körlüğü, körleşmeden önce tecrübedeki ihmalinden yakınıyor. Meriç, kendi karanlığı ile başbaşa kalınca, asıl körlüğünün Fevziye Hanımın kendisini hiçbir zaman yol ortasında bırakmayacağına duyduğu sarsılmaz inancın bir yerlerinde gizli olduğunu söylüyor. Körlüğü, kör bir insanın lisanından işitmek lazım "Görmeyi unutan gözlerim, beslediği karanlığı fark etmiyor bile." Biz gözlerimizde bunu nasıl fark edebiliriz, gözlerimiz bizi karanlığa bu kadar boğuyorken! Borges kör olduktan sonra hayatında bir kırılma olduğunu söylüyor. Gözleri kapanınca içine dönüyor ve orada "ikizim" dediği bir varlıkla karşılaşıyor. Yolda kendisini durdurup "Siz Borges değil misiniz?" diye soranlara "Ara sıra" cevabını vermesini bence bu parantezde okumak lazım. Sefa Kaplanın bir tespitine de yer vermeden geçmek istemiyorum: "Körlüğün labirentleriyle yaşlılığın aynaları arasında bir derviş tedirginliğiyle gezinen Borges..." Cemil Meriç'in tekerlekli sandalyesinden düşen bir mektup kitabın yazılış hikayesi. Üzerinde Borges yazan zarfın peşinden Arjantine giden Sefa Kaplan 500 sayfalık bir yükle gelmiş. Körlük deyince çok şey yazılabilir. Yazabilirim. Ama benden önce yazan çok. Zaten yer de kısıtlı. Körlüğe dair kısa bir notla bitirmek istiyorum: Görmek ile göz arasındaki ilişkinin en "kör" noktası, gözün başka bir vasıta olmaksızın kendini görememesi..
Gözleri Görmeyen İki Adam Cemil Meriç - Jorge Luis Borges
Gözleri Görmeyen İki Adam Cemil Meriç - Jorge Luis BorgesSefa Kaplan · Everest Yayınları · 20164 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.