Gönderi

Fen laboratuvarına girince okulumuza kaydını yeni aldırmış başka bir arkadaşla tanışıyorum. Kavanozdaki cenin. Lan! Başka bir sınıftan bir kızın annesi hemşireymiş, ondan rica etmişler, o da hastaneden rica etmiş, olaylar gelişmiş. Altıma mı sıçsam, yanımda duran ve kavanozdaki cenini benim kadar net gören bir elemana "Olm cenin lan!" mı desem bilemiyorum. Şimdi olsa “Konserve insan," diye patlatırım şakayı. Büyük ihtimalle o zaman da,şimdiki kadar tatsız ve yersiz bir şaka olurdu böylesi. Okulun fen laboratuvarı çok dandik, televizyon var, video oynatıcısı var, insan anatomisini gösteren poster var, bir de su kaynatmaya olanak verecek kadar deney malzemesi (beher, sacayak, ispirto ocağı falan).Metaller yok, elementler yok, formaldehit içinde yüzen hayvanlar yok, mıknatis bile yok. Bu kadar ıssız ortamda kavanozdaki cenin gerçekten laboratuvarda sergilenen bir nesneden çok, öğrenci gibi duruyor. "Çocuklar, biliyorsunuz okulumuz çok yeni bir okul ve çok eksiği var," söylemi ilk defa bir anlam kazanıyor küçük kafamda. Konserve ceninin yanında olması gereken diğer şeyler eksik gerçekten. Bomboş rafta tek başına duran cenin görüntüsü benim tasvir gücümün ötesinde. Umarım bir gün bir Japon korku filminde rast gelirsiniz de neden bahsettiğimi anlarsınız.
··
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.