Alparslan Bey, asıl yurdu olan Türkisntan'da Harzem sultanını tahtından indirmek üzere yola çıkmıştı. Yolu üzerinde ki Amuderya Irmağı'nı geçmek için bir köprü kurdurdu. Ordusunun bir kıyıdan karşı kıyıya geçmesi yirmi gün, yirmi gece sürdü. Savaş alanında yenilen Harzem sultanının, huzuruna getirilmesini buyurdu. Alparslan Bey'in, sultanla karşılaşır karşılaşmaz her zamanki merhametinden eser kalmamıştı. Sultanın el ve ayakla rından bir direğe bağlanmasını buyurdu. Onun, öylece can vermesini istiyordu. Bu korkunç davranışından dehşete kapılan bir tutsak, muhafıziarın elinden sıyrılarak eline geçirdiği bir hançeri Alparslan Bey'in kalbine sapladı.Ölümle pençeleşen Alparslan şöyle konuşmuştu;
"Bunu hak ettim. Gcnçliğimde bir bilgin (alim) bana, Allah (c.c) önünde alçakgönüllü olmak, kuvvetine güvenmemek ve düşmanlarını hor görmemek gerektiği öğüdünü vermişti. Ben bu öğütleri tutmadım. Gururum yüzünden cezalandırıldım. Dün tahtımın üzerinde askerlerimi ve onların disiplinini, cesaretini izlerken, dünyanın atımın ayaklarının altında titrediğini sanıyordum. Kendi kendime, 'Sen dünyanın en büyük efendisi ve yenilmez savaşçısısın' diyordum. Oysa şimdi ölüyorum. Bu kahraman ordular artık benim değil!.."