Canan, Zerrin, Kadriye... İçimizden, bizden üç kadın... Onlar erkek şiddetine maruz kalmış ne ilk, ne de son isimler.. Hepimizin sokağında hepimizin yanı başında... Bakıyor, ama görmüyoruz... Haykırıyorlar, ama duymuyoruz... Sonrası mı? Sonrası, çareyi kendileri arıyorlar, kendileri buluyorlar... Peki buldukları çare, onları geri dönülmesi imkansız bir yola sokuyorsa? O zaman gerçekten, gerçek suçlu onlar mı?
.
Canan, canına tak dediği anda planını hazırlamıştı. Bir sülük gibi kanını emen kocasından kurtulmasının vakti gelmiş çatmıştı. Ama nasıl? Tek başına bunu başaramayacağını bilen Canan, Zerrin ve Kadriye'yi de planına dahil etmişti. Planları saat gibi ile ilerliyordu. Taa ki emekliliğine altı ay kalmış komiser Tufan, tüm davaları çözmek için kolları sıvayana kadar. İlk defa bir polisiye kitapta katiller için dua ettim desem beni ayıplar mısınız bilmem.. Ancak kitabı okuyunca, neden komiser Tufan'ın başarılı olmasını istemediğimi, çaresizliğin nelere sebep olacağını, canı yanan bir insanın neler yapabileceğini daha iyi anlarsınız der, polisiye severlere bu güzel eseri tavsiye ederim Kitapla Kalın