Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sezai Karakoç’ta “medeniyet bilinci” Necip Fazıl’da “tarih şuuru” vardır örneğin. Müslüman duyarlılıklı bu çizginin başlangıç noktası sayılabilecek Mehmet Akif’te ise coğrafya idraki dikkati çeker. Bu bakımdan mesela Balkan topraklarının Osmanlı devletinden kopma tehlikesi karşısında büyük bir teessür yaşar. Hakkın Sesleri’nde “üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk/ Bak, nasıl doğranıyor ? Kalk baba, kabrinden kalk/ Diriler koşmadı imdadına, sen bari yetiş.../ Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müthiş!” mısraları bu teessürün en kuvvetli yansıdığı ifadeleridir. Bunda elbette Arnavutluk’un Akif’in baba yurdu olmasının da payı büyüktür. Ancak o sadece bu sebeple değil; yukarıda ifade ettiğimiz bir vatan bilinci çerçevesi içine oturan bilinçe kapılır teessüre. Nitekim şiirinin devamında söylediği “Baba! En sevgili annen, o senin öz vatanın/ Olacak mıydı feda hırsına üç kaltabanın? / Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti.../ Öyle bir gitti ki hem: Bir daha gelmez ebedi! / Ne olurdun bunu kalkıp da göreydin acaba ? / Meşhed’in beynine haç saplanacak mıydı baba!” mısralarda bu daha sarih bir şekilde çıkar ortaya. Âlid baba toprağını kaybetmenin değil; Müslümanlıkla yoğrulmuş bir toprağın kaybedilmesine duyduğu üzüntüyü aktarmaktadır. Zira müslüman şehitliğine haç dikilecek, asırlarca Müslümanların yaşadığı topraklar onların elinden çıkacak ve ruhuyla yaşadığı o topraklardan uzak kalacaktır. Akif, devrinin çocuğudur ve o devrin bütün sancılarını çeker ruhunda.
Sayfa 26
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.