Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ben Hakkâri'de Bir Mevsim'i okuyunca Doğu görevi yapmış kadar oldum demiştim. Hiçbir yapaylığı yoktu, az çok duyduklarımdan bildiğim bir o zamanların Hakkârisi çok gerçek gelmişti. Gerçek, soğuk ve kasvetli. Yaralı Zaman ise daha farklı bir hikaye. Yazında minimalizmi yansıtan bir hikaye. Az sözle çok şey anlatmak. Ve yine bazı bazı anlatıyı şiirin duvarına yaslamış. Bence en çok bu sebepten daha kolay okunuyor. Bu nasıl roman ya da hikaye diyebileceğiniz bir şekilde yazıyor Ferit Edgü. Okurken benim hissettiğim ise, herkes uyuduktan sonra düşen o ses tonları ve yavaşlık olur ya konuşmada. Sanki öyle anlatıyor, geceyi çatlatmayacak naiflikte. Usul usul ama bir ürpertiyle. Hafif bir serinlik hissiyle. Bu kitabımızın konusu alenen belirtilmese de Halepçe Katliamı. Daha sonraları bir söyleşide kendisi de söylüyor. "Halepçe'yi İstanbul'da bir yara gibi yaşadım." diyor. Hikayedeki gibi gazeteci olarak gitmek istiyor aslında ama onun yerine başkasını gönderiyorlar, o da gitmeden gitmiş gibi anlatıyor. Ne de olsa düşler de gerçektir. Ne de olsa düş gücüyle yolculuklara çıkılabilir. Kitaplarını okumanın kolay olduğundan bahsetmiştim şeklinden ötürü, dili de yormaz. Sade bir dille, aslında fazla da edebiyat yapmadan anlatır. Daha doğrusu yer yer edebiyat yapmaktan ziyade hikayenin bütünü öyledir. Bir bakmışsınız bütünüyle bir düştesiniz. Ferit Edgü resim sanatıyla da ilgili olup öğrenimini de Paris'te tamamlayan biri, Paris sanat ve kültür açısından entelektüel olma yolunda çok şey katmasına rağmen Doğu'yu daha gerçekçi bulmuş. İnsan kendisini daha iyi buluyor orada. Başka hiçbir şey yok çünkü. Dağlar var. Konuşsan sesin çarpıp sana dönecek yine. Sen yine kendin kendinle konuşacaksın. O zaman aynı zamanda insanın kendi içine yolculuk diyebilir miyiz? Bence deriz.
Yaralı Zaman
Yaralı ZamanFerit Edgü · Can Yayınları · 2007440 okunma
·
176 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.