Can Yücel’in “Ben onunla okuşup koklaştığımda yaşamının umman soluğunu soluduğumda denize açılır gibi olurdum hep.” Dediği; Cemal Süreya’nın “Öldüğü gün hepimizi işten attılar.” Dediği bir şairdir Turgut Uyar.
“Ben severim omuzlarımı bir gün sırmaları, apoletleri olmasa da” dediği Lorca şiiriyle memuriyetine son verip kendini tamamen şiire adayan bu adama bir göz atalım.
Arz-ı Hal şiiriyle kazanılan bir ödül ile başlayan bu serüvende bu şiire bakmamak olmaz. Okuduğumda bana çok farklı gelen ve çok sevdiğim bir şiir olan Arz-ı Hal şiiri Uyar ile birlikte bizlere “Ben de günahkâr kullarındanım Allah’ım” dedirtiyor. Farklı bir tadı olan bu şiiri seveceğinizi düşünüyorum
Çocukluğundan yana gelmiş olan o içli hali Uyar’ın ilk kitabından son kitabına kadar içinde bulunduğu arayış halini açıkça yansıtıyor.
Peki ne arıyor bu adam ya hu? Diye soruyorsanız bence çoğu zaman o da bilmiyor ne aradığını ama ne olursa olsun aramaktan asla vazgeçmezdi.
Turgut Uyar’dan bahsetmişken Tomris’ten bahsetmemek olmazdı fakat ben Tomris’e olan aşkını en sevdiğim mısralarından biri olan “Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur.” İle dallandırmadan netlik getireceğim. Bu sözü insan düşünürken bile içi gidiyor. Siz bir de Tomris’i düşünün.
Siroz olduğunu öğrendiğinde tedaviyi reddetti. Şiire de bakışı böyle değil miydi? “Şiirde ölmezi aramak boşunadır. Günü geldiğinde ölmeyen şiir çağında da yaşamamıştır.” derdi.
Yaşamda da çağında yaşayıp ölmezi aramamayı seçti. Bir gün giderim ki neyim kalır dediğinde çok yanılmıştı. Bizler şiirlerini ölmez yaptık neyin kalmadı ki Turgut’um Uyarcığım.
Gel gelelim bütün daktilo yazılarına geçmiş bütün şiirlerinin olduğu “Büyük Saat” kitabına.
Aylarca baş ucumdan ayrılmayan bu kitap tabii ki tesadüfen aylarca kalmadı baş ucumda. Ruhsal buhranın kurtuluşunu sevgiyle, aşkla bulmamı sağlayan bu kitap asla rafıma kaldıramadığım kitaplarımdan birisi çünkü Uyar ile birkaç senedir yollarımız hiç ayrılmıyor.