Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap, öncesinde hiçbir bilgim olmadan "Nasıl bir şeymiş acaba" diyip aldığım bir kitaptı. Uzun zamandır Türk bir yazar okumuyordum bu yüzden endişelerim de vardı. Kitap tiyatro hakkında pek çok şeyden bahsediyor. Açıkçası tiyatro hakkında pek bilgiye sahip değilim ama olayı genel hatlarıyla anlayabildim. Normalde iki saatte okuyacağım bir kitaptı fakat kendimden bir şeyler bulmam ve beni düşüncelere sürüklemesi sonucunda birbuçuk günümü aldı. Önyargılarımın aksini yaşatan güzel bir kitap oldu. Tavsiye ederim. "Deha kontrol dışıdır, diye düşündüm, ve sonlandırılamaz, belki bir kez yok edilebilir, sonsuza kadar, ama buna da aldanmamak gerek. İnsanın kendini sonlandırması her zaman deha yüzünden olmaz. Onun kılığına girmiş aldanmalarla insanlar kendilerindekini gerçek dehayla kıyaslar. Ama sonuç gülünç olur. Çok iyi bir besteci kalkar bir roman yazar, rezilliğe dönüşür. Vasat bir romancı kalkar bir gazetede köşe yazıları yazar, mide bulandırıcılığın doruklarına ulaşır. Kişisel gücün toplanması ve bir hedef belirlemesi korkutucu olur, ama hedef sapması denen şey zihinde kalıcı hasarlar bırakır, dedim kendi kendime. Bilimadamı laboratuvarları terk eder ve laboratuvarlardaki fareye dönüşür; sanatçı sanatsal mekanından çıkar ve bir soytarıya dönüşür. Başkalarına dönük ışıkları, kendileri için karanlık yayar. Ya görmezden gelinirsin ya da senden her zaman daha güçlü olanakları bulunanlarca aşağılara itilirsin. Bu kaçınılmaz. Şimdi yalnızca bir hiçlik var. Savunucular ve saldırganlar aynı kişiler. Suçlayıcılar aynı zamanda mahkumlar. Oyuncular ve seyirciler aynı insanlar. Duvarlar yıkılmış. Zihinsel güç sapkınlaşmış. Zihinsel güç taşar ve başka bir yöne sapar. Bu sapma durumundan sapkınlığa geçiş yapılır. Sapkm muhaliflik, diyorum buna. Ben bu sapkın muhaliflere dayanamıyorum. Ben Dostoyevski'nin günlüklerindeki tek başınalığı seviyorum. Bir başkasıyla aynı düşünsel zeminde bulunup muhaliflik saçmalığına destek olamam. Yalnız olduğum gerçeğini görmezden gelip bir başkasıyla birlikte eyleme geçemem. Kendi zihinsel tatminimi bir başkasıyla gideremem. Kafamdaki karmaşık sorunlar, asla sahnede görünenin yön vermesiyle biçimlenemez. Katı olmak, keskin olmak, yıkıcı olmak ve giderek yalnızlaşmak benim yazgım. Bundan kaçarsam sahtekarlaşırım. Ve ben kimseye bu sahtekarlığı dayatamam. İktidarı ve muhalifleri reddediyorum. Sahtekarlığın sokakta yaşadığı, insanların yüzlerine yapıştığı bu ülkeyi reddediyorum. Alçaklık ve yalancılığın boyutlarının ölçülebildiği, sonunda sapkınlığa dönüşen, herkes tarafından göz yumulan bu gösteriyi reddediyorum. Her gün, her saat ve her dakika yeni bir sapkınlığın yaşandığı bu ülkede başkalarıyla temas kurmam mümkün değil. Benim için bütün yollar kapalı. Elimden her şeyimi alabilirler, beni kolaylıkla içeri tıkabilirler. Beni kolayca özgürlüğümden koparıp içeri tıkmaları onların tümüyle sahtekar ve alçak olduğu gerçeğini değiştirmez. Yüzyıllardır içeri tıkma ve susturma tehdidini geri adım atmadan kullanıyorlar, ama benim karşımda çaresizler. Bu misyoner devlet midemi bulandırıyor. Sokağa çıkmak bile anlamsız. Kapı gözetleyicileri giderek artan sapkınlıklarıyla çoğalıyorlar. Benim kaçabileceğim tek yer Dostoyevski'nin günlükleri, Sebastian'ın, Musil ve Strindberg'inkiler. İnsan bazen kendi devletinin gerçekte ne olduğunu bir başka devlet sayesinde keşfeder. Benim misyoner devletimin ne olduğunu ve bende uyandırdığı dehşeti Strindberg'in bir oyununun sahnelenmesi dolayısıyla İsveç konsolosluğunda katıldığım bir ·davette anlamıştım. Faşizmin hala en ağır biçimde yaşandığı bu davette olmak midemi bulandırmıştı. Davette sunulan ve diğerlerinin iştahla yediği yemekten yememiştim. Pahalı şarapların içildiği ve Strindberg dışında her şeyin konuşulduğu steril salonda bardaki kadının, garsonların, bir gün göçmen olurum umuduyla kendilerini kullandırtan, buna mecbur bırakılan Asyalılar olduğunu görmüş, İsveç'ten ve İsveçlilerden de nefret etmiştim. Kendilerini hala hizmet satın alabilen efendiler olarak gördüklerini, dahası buna sonsuzluğa inanır gibi inandıklarını görünce onlardan ve onların kültürlerinden tiksindim. İğrenç gülüşlerini bu hizmetlere borçlu olduklarını, mutluluklarını ve o hep övündükleri ezici refah seviyelerini, başka insanları, güçsüz olanları ezerek elde ettiklerini düşündüm. Oysa o davete çok sevdiğim Strindberg için, onun İsveçli olduğunu bilerek gitmiştim. Ama bir İsveçli yazarı sevmenin, İsveç'i sevmekle aynı şey demek olmadığını öğrendim. İsveçli bir yazar İsveçliler tarafından hasta edilirse, İsveç'e ilgi duymak anlamsızlaşır. Hastalık ve sapıklık üreten bir toplumun bundan etkilenmiş ve bu sapıklıkları dile getirmiş bir yazarına ilgi duymak, bütün İsveç'e ilgi duymak anlamına gelmez. Bir İsveçli yazan yücelttiğinizde, İsveç'i yüceltmiş olmayız, tıpkı bir Avusturyalı yazarı yüceltirken, onun yaşam boyu tiksindiği ve eserlerinden mahrum bıraktığı kendi ülkesini yüceltıneyiz. Aynı şey demek değildir. Tıpkı Strindberg'in duyduğu azapların gerçek nedenlerini ya da Ibsen'in ülkesinden kaçışını ve sonra yine mide bulandırıcı bir biçimde ülkesinde saygı görüşünü anlamak olası değildir. Sömüren ülkeler yerine insanları düşünmek korkutuyor beni, çünkü öbür türlü kitleler halinde gerçekleşen bir kitlesel yıkım söz konusu; kitlesel yıkımları algılamak her zaman zor oldu benim için, oysa kişisel olanı daha berrak görebiliriz. Önce hislerimize dokunur, sonra zihni kapatır. Ama bu gücün nasıl elde edildiği önemli. Sömüren uluslar zihinsel güçlerini sömürdükleri ülkelerin kültürlerinden elde etmediler. Onlarınki kendiliğinden elde edilmiş bir gücün, dünyevi olana yönelmesiyle gerçekleşti. Bireysel olan bu anlamda karmaşıklaşıyor." "Her şey koca bir hayal kırıklığı. İtici ve sarsıcı. Yüzsüz. Gençken buna katlanabiliyordum, ama artık yapamıyorum. Onlar bizdeki yaşam duygusunu aldılar ve bizi hayal kırıklığına uğrattılar. İnsanlardan soğumak böyle bir şey." Kitaplarımı ve incelemelerimi paylaştığım instagram adresim: instagram.com/busraninkitapok...
Fars
FarsFatih Balkış · Can Yayınları · 201351 okunma
·
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.