Yılmaz Erdoğan'ın şiirlerinden oluşan güzel bir kitap özellikle de Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak ve Ben Senin Beni Sevebilme İhtimalini Sevdim şiirleri favorim. Yılmaz Erdoğan'ın kendine has bir tarzı var. Şiirleri okurken bazen o şiirdeki sokakta, köşe başındaki otobüse biniyorsun, bazen de çantadaki otlu peynir kokusu geliyor burnuna.. Hayatın her anından bir şeyler bulabilirsin bu şiirlerde.. öylesine içten.. Zarif ruhlu bir adamın kaleminden çıkan bu mükemmel şiirler için, bir kez daha minnettarım. Memleketin ihtiyacı var böylesine zarif şairlere.. Ah ah hele yeni bir sayfada sana bakmak şiiri yok mu...
Hiç kimseye söylemiyorum bu şiiri. Kalbim acıyor, sancıyor... Bu şiir nasıl kalbe işler.
Efsaneler efsanesi bir Yılmaz Erdoğan şiiri. Birbirine, başka bedenlerde ve ruhlarda oyalandıktan sonra kavuşanların şiiri bu. ister insani aşk olsun, ister ilahi. hem hangi ilahi aşk'ın yolu bir insanın başka bir insana duyduğu aşktan geçmez? bir insanın başka bir insana duyduğu aşktan geçmesin? geçemeyebilsin? ve hangi kısmını alıp da eklesem ki aşağıya? hangi kısmını alıp eklesem de birileri "aha işte burası da beni anlatıyor. aha işte burası da bizi." desin. diyebilsin.
bu şiirden dolayı yılmaz erdoğan'ın önünde el-pençe divan durup saygıyla eğilebilirim. ta ki o bana "hadi kalk" diyene kadar. şimdi bu şiirle ilgili bir şeyler yazarken bile elim ayağım birbirine dolaşıyor. ne yazacağımı şaşırıyorum açıkçası. en iyisi meydanı kendisine bırakalım;
Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altına konabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine
Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden
Bir gülden, bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan ama anlatamam
Toprağın güneşle kavuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Sen bana ışık ver yeter bende filiz çok
Köklerin içimde gizlidir,
Gelen, giden arayan, soran dere budak yok
Bir şiir istersin içinde benzetmeler olan
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar güzel birşey yok... yok!
Uzun bir yoldan gelen, tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Herşeyi anlattım olan olmayan, acıtan sancıtan
Bilsem kisana varmak içindi bütün mola sancıları,
Daha hızlı koşardım, severadım gelirdim gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak suya bakmaktı
Sana bakmak, bir mucizeyi anlamaktı
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem, yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar baçıvanlar değil tüccarlar
Sen öyle göz, sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen içimde cennet kayganlığı iken,
Sana şiir yazmak ahmaklıktı...
Bir tek söz kalır dişlerimin arasında
Ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim gül sana benzediği için ölümsüz,
Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz
Sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak, suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak,
Bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak,
Allah'a inanmaktır
Vurgun gibi bu şiir. sırtından bıçaklanmak gibi. öylece yığılıp kalıyorsun karanlık bir sokakta. ve evet, beyaz bir kağıtla her şey yapılabiliyormuş, onu görüyoruz.