“Üstümde yalnızca şortum ve çoraplarımla en yakın odaya giderek kapıyı çaldım.
"Hey. Ben Henry Chinaski'yim, ölümsüz yazar! Açın! Size bir şey göstericem!"
Kızlar gülüşüyorlardı.
"Tamam, şimdi..." dedim "Kaç kişisiniz bakalım orada? 2? 3 ? Farketmez. Üçünüzü de halledebilirim! Sorun değil! Beni duyuyor musunuz? Açın hadi! KOCAMAN mor bir şeyim var! Dinleyin, kapıya vuruyorum onunla!"
Kapıyı yumrukladım. Kızlar gülüşüyorlardı.
"Chinaski’yi içeri almıyorsunuz ha! Hastirin!"
Yandaki kapıyı denedim bu sefer. "Hey, kızlar! Son yüzyılın en iyi şairi karşınızda! Açın kapıyı! Size bir şey göstericem! Vajinal dudaklarınıza tatlı bir et lokması!" “