Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bayezid'ın, Timur'a hakaret dolu cevabı:
Bu uydurma sözlerle beni korkutmak mı istiyor? Yoksa bu yalan ve asılsız laflarla bana karşı fitne çıkarmak mi istiyor? Yoksa beni Acem padişahları gibi mi sanıyor? Ya ki ne dedikleri anlaşılmayan Deşt(-i Kıpçak) Tatarları gibi mi görüyor? Yoksa ordu toplama konusunda Hindistan askerleri gibi mi sanıyor? Yoksu benim askerlerimi Irak askerleri gibi birbirine düşmüş diye mi düşünüyor? Ya da benim İslam gazilerimi Şam askerlerine mi benzetiyor? Ya ki kendisinin kof yığınlarını benim askerim gibi mi zannediyor? Yoksa onunla ilgili tüm haberlerin hana gelmediğini mi sanıyor? Onun padişahları nasıl aldattığı, valileri nasıl ele geçirdiği, (sonra) nankörlük ettiği, kendisiyle o padişahlar arasında neler geçtiği, o padişahlardan bazılarını sürekli nasıl zayıflattığı... hepsi bana malum. Bu işlerin hepsini insanlara anlatır, onun gizlediği sırlarını açıklarım. Heyhat! O, daha yolun başındayken bir eşkıya, kan dökücü ve ahlaksız bir zinacı, verdiği sözü, yaptığı anlaşmayı bozan, doğru yoldan yanlış yola sapan bir sahtekardı. Sonra etrafa korku saldı, kırdı döktü, çevresine zarar verdi çıkarıp zorbalığa soyundu. Onun tahammul gücü fazlaydı, ama insanlar bunu fark etmediler; lakin o daha ortaya çıktığı günden itibaren çocuklar gibi davranış sergiledi ve sonunda yanlışlarla yaşlandı: Sonuçta erişmek istediği her şeye erişti. Başlangıçta cansız yanan lambası birden alevlendi. Saçtığı tohumlar gelişti ve gaflete dönüştü. Acem padişahlarına gelince, o (Timur) önce onları hile ve desiseleri ile yukarıdan aşağıya düşürdü. Sonra da onları kendi adamları ve atları arasına yerleştirdi. O padişahlar Timur'u öldürme fırsatını elden kaçırınca, Timur hızlı bir şekilde onların işini bitirdi. Tohtamış'a gelince, onun askerinin büyük kısmı kendisine ihanet etti. Yoksa keskin kılıçla Tatar birliklerine zarar vermek ne mümkündü? Rum aslanlar karşısında onların ok atmaktan başka hiçbir hünerleri yok. Hint askerlerine gelince, onların elleri ayaklarına dolaştı. Kendi tuzaklarına kenidileri düştüler. Özellikle hükümdarları ölünce devlet erkanı birbirine girdi. Şam askerlerine gelince, onların durumu malum. Timur'un onlara neler yaptığı bilinmektedir. Çünkü görünüp duran şeyi saklamak mümkün değil. Sultanları ölünce onların işleri bozuldu, naipleri birbirine düştü ve geri dönüp kaçtılar. Onlar birbirlerinin peşine düştüler. Büyük kişilerini kaybettiler ve yalnızca küçük kişilerin eline kaldılar. Sonunda devletleri sarsıldı ve hem kendi ülkeleri, hem de Şam diyarı darmadağın oldu. Dıştan bakınca ilkbahar gibi görünseler de, aslında zemheriye benzerler. Onlar, yalnızca birbirinin eteğini kaldırmakla uğraşırlar. Bir araya gelseler dahi küçük gruplara ayrılıp dağılırlar. Bu yüzdendir ki, onların orduları dört bir yana dağıldı. Timur da gelip onlar arasında hoş olmayan şeyler yaptı ve karşısında duracak kimse olmayınca istediğini yaptı. Eğer onlar arasında söz birliği olmuş olsaydı (Timur'u) parça parça eder, yol çipner gibi çiğner, bir kenara atıverirlerdi. Onlar kendi aralarında düzen sağlama, oklarının hedefini şaşmazlığı, yüzmedeki maharetleri, çarpışmadaki zorlulukları, mızraklarının güçlülüğü, tahammül ve öfke konusunda aslanlar gibi olmakla birlikte, bizim askerimizin tertip, intizam ve zafer konusunda birbirleriyle yardımlaşma onlarda ne gezer? Yalana ve yalancıların işlerine soyunan kişi ile gazi savaşçıların komutanlığı yüklenen kişi arasında çok büyük fark var. Çünkü savaşmak bizim dileğimiz, darbe indirmek arzumuz, cihat sanatımız, Tann Teala yolunda gaza etmek bizim şiarımızdır (yolumuzdur). Birileri dünya malı ve ganimet için savaşıyorsa, bizler yalnızca ilahi kelimetullah için savaşıyoruz. Bizim askerlerimiz cennet arzusuyla Allah yolunda canlarını ve mallarını feda etmişlerdir. Onların darbelerinin sesinden pek çok kafirin kulakları sağırlaşmış, onların başlarında niyetlerden pek çok ses çınlamış, askerlerimizin yay sesleri Haçlıların beyinlerine işlemiştir. Eğer biz onları deniz havuzlarına vursak, onlar düşüverirdiler. Eğer onlara kafir kanını dökme vazifesi vererek, onların kanını akıtırlar... Sözün hulasası şu ki, bizim bütün işimiz münkirleri önümüze katıp kovalamak, esirleri yığıp almak, ganimetleri toplamaktan ibarettir. Bu sözlerin seni hiç beklemeden bizim ülkemize doğru atlandıracağını biliyorum. Eğer sen gelmezsen, karıların üç talakla boş olsun. Eğer sen benim yurduma gelir de ben seninle savaşmaktan kaçarsam, o zaman da benim karılarım üç talakla benden boş olsun."
Sayfa 340 - Selenge Yayınları
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.