Paradoks
Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun
bir çelişki oluşturması veya sezgiye karşı bir sonuç oluşturmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili görünen sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır.
Türkçe'ye, Fransızca "paradoxe" sözcüğünden giren paradoks sözcüğünün, etimolojik anlamda kökeni ise Yunanca paradoksos
yani karşıt-çelişen düşünce'dir.
Aslında doğru gibi görülen bir önerme veya fikir, tamamen yanlış çıkabilir. Veya yanlış gibi gözüken bir düşünce veya öneri doğru çıkabilir.
Yada doğru ve yanlışı içinde birlikte barındırabilir.
Paradokslar Matematiksel, Mantıksal, Felsefi, Fiziki, Gökbilim ve Mizah alanlarında sınıflandırılır. Kısır döngü olarakta tanımlanır.
Kimi zaman kendiliğinden oluşan paradokslar olduğu gibi
matematikçilerin ve ünlü düşünürlerin oluşturduğu
dünyaca ünlü paradokslar da vardır.
Theseus'un Gemisi Paradoksu
Plutark'ın aktardığı Mitolojik Yunan efsanesine göre, Girit'ten muzaffer dönen Kral-Komutan Theseus'un gemisi Atina'da hatıra olarak
uzun süre muhafaza edilir. Zamanla geminin tahtaları çürüdükçe
her biri yenileriyle değiştirilir. Öyle ki, bir gün geminin değiştirilmedik
hiçbir parçası kalmaz. Sonuçta cevaplanması gereken iki soru ortaya çıkar;
Bu durumda gemi hala Theseus'un gemisi midir, yoksa
başka bir gemi haline mi gelmiştir?
Değiştirilen tüm parçalar bir tarafta saklansa ve bunlar kullanılarak
ikinci bir gemi yapılsa, bu durumda hangisi Theseus'un yeni gemisi olur?
Epimenides Paradoksu "Yalancı paradoksu - Giritli paradoksu"
Giritli Filozof Knossoslu Epimenides şöyle demiştir:
"Tüm Giritliler yalancıdır."
Dede Paradoksu
Dede paradoksu, zamanda yolculuk ile ilgili bir paradokstur.
İlk defa, bilimkurgu yazarı René Barjavel, "Le Voyageur Imprudent" (Tedbirsiz Seyyah) adlı romanında bu paradokstan bahsedilmiştir
Zaman yolculuğu yapan birinin geçmişe gidip dedesinin,
babaannesiyle tanışmadan önce ölümüne sebep olduğunu düşünelim.
Bu durumda zaman yolcusunun doğumu mümkün olmayacaktır.
Böylece geriye dönüp dedesini öldürmesi de mümkün olmayacaktır.
Bootstrap Paradoksu
Zaman makinesi yapmak isteyen bir kişi 25. doğum gününde,
gelecekteki hali tarafından ziyaret edilir. Gelecekteki hali ona,
zaman makinesini mutlaka icat edeceğini, bu konuda endişe
etmemesini tembihler ve makinenin tasarımı için gerekli şemaları
ona teslim eder. Geçmişteki hali şemaları alır, ve zaman makinesini
bir süre sonra icat eder. Zaman makinesini icat eden kişi, makineyi kullanarak onu 25. doğum gününe geri dönmek için kullanır ve
şemaları geçmişteki haline teslim eder.
Soru; Zaman makinesini ilk kim icat etti?
Bertrand Russell'ın Berber Paradoksu
Köyün birinde bir berber varmış. Bu berber, o köyde kendini traş
etmeyen herkesi traş edermiş, kendini traş edenleriyse traş etmezmiş.
Bu durumda, bu berber kendini traş eder mi, etmez mi?
Protogras'ın Avukat Paradoksu
Avukat, yetiştirdiği çırağı ile ücreti konusunda bir anlaşma yapar.
Bu anlaşmaya göre, çırağı aldığı ilk davayı kazanırsa bu
ücreti avukata ödeyecek; kazanamazsa ödemeyecektir.
Eğitimini tamamlayan çırak,kendi işini kurarak ustasının yanından ayrılır. Bunun üzerine usta, bir dava açarak sözleşmede yer alan ücreti öğrencisinden talep eder. Yeni avukat olan çırak, bu ilk davasında
kendini savunmayı üstlenir. Usta avukata göre eğer davayı kendi
kazanırsa zaten parasını alacak eğer kaybederse sözleşme
hükmünden dolayı parasını çırağından yine alacaktır.
Genç avukata göre ise eğer davayı kazanırsa zaten haklılığından dolayı ustasına bir şey ödemeyecek; eğer kaybederse anlaşmaya göre
ilk davasını kaybettiği için ona yine bir şey ödemeyecektir.
Peki bu durumda çırak ustasına ücreti ödeyecek midir?
Kral ile Yalancı Paradoksu
Kral ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açtı.
"İşte bu yalan!" diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadetti. Yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylediler, fakat yalanlar
ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep "Olabilir, niye olmasın..."
gibi cevaplar veriyordu. Böylece hem eğleniyor, hem de bir küp
altından olmuyordu.
Bir gün birisi boş bir küple huzuruna çıktı ve konuştu:
Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede
yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve "Bu borcumu torunum torununa ödeyecek." diye söz verdi.
Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim.
Kral, "İşte bu kuyruklu bir yalan!" deyince adam,
"O halde ödülümü alayım," dedi.
Kral, "Ama doğru da olabilir" deyince adam,
"O halde borcunuzu ödeyin" dedi.
Akhilleus (Aşil) ve Kaplumbağa Paradoksu
Yunan kahramanı Akhilleus’un kaplumbağa ile bir yarış yaptığını
hayal edelim. Çok iyi bir koşucu olduğu için Akhilleus kaplumbağa’nın
belirli bir mesafe, örneğin yüz metre, ileriden başlamasına izin verir.
Eğer her ikisinin de sabit hızlarda koştuğunu düşünürsek
(biri sabit yüksek bir hızda, diğer sabit düşük bir hızda), belirli bir süre sonra Akhilleus yüz metre koştuğunda, kaplumbağanın başladığı yere gelmiş olacaktır; bu süre boyunca kaplumbağa da küçük de olsa belirli
bir mesafe ‘koşmuştur’, örneğin 1 metre.
Akhilleus bir süre sonra bu mesafeyi de tamamladığında, o süre
zarfında kaplumbağa yine küçük de olsa bir mesafe ilerlemiş olacaktır
ve bu böyle devam edecektir. Böylece,Akhilleus ne zaman kaplumbağanın varmış olduğu bir noktaya varsa, daha hâlâ gitmesi gereken bir mesafe kalmış olacaktır. Bu nedenle paradoksu ortaya atan Zeno Akhilleus’un kaplumbağayı hiçbir zaman geçemeyeceğini söylemiştir.
Timsah Paradoksu
Timsahın biri Nil kenarında çamaşır yıkmakta olan bir kadının
bir anlık gafletinden yararlanarak onun çocuğunu yakaladı.
Kadın çocuğunu geri vermesi için timsaha yalvardı.
Timsah, ise "Çocuğuna ne yapacağımı doğru olarak tahmin edersen,
onu sana veririm, yanlış tahmin edersen onu yerim," dedi.
Kadın, "Yavrumu yiyeceksin," diye bir çığlık attı.
Timsah, "Pekala" dedi, "Artık onu sana veremem, çünkü böyle
yaparsam sen yanlış tahminde bulunmuş olursun.
Halbuki sana yanlış tahminde bulunursan onu yiyeceğimi söylemiştim."
"Tam tersine," dedi kadın, "yavrumu yiyemezsin, çünkü onu yersen
doğru tahminde bulunmuş olurum ve doğru tahminde bulunduğumda
onu bana vereceğini söylemiştin."
Yamyam Paradoksu
Bir adada yaşayan bir grup yamyamın eline bir mantıkçı düşer.
Yamyamlar mantıkçıya şöyle derler:
"Biz her yakaladığımız yabancıyı yeriz. Kimini haşlayıp,kimini kızartıp yeriz. Avımıza bir soru sorarız.
Avımız soruyu doğru yanıtlarsa haşlarız, yanlış yanıtlarsa kızartırız."
Dedikleri gibi de yaparlar. Mantıkçıya şu soruyu sorarlar:
"Seni haşlayıp da mı yiyeceğiz, yoksa kızartıp da mı yiyeceğiz?"
Mantıkçı bir süre düşündükten sonra soruyu çok akıllıca cevaplar: "Kızartacaksınız!"
İşte yamyamları çaresiz bırakan paradoks ortaya çıkmıştır,
ve bu yanıtı sayesinde mantıkçı ne kızartılır ne de haşlanır.
Bir an için mantıkçının kızartılacağını varsayalım.
O zaman verdiği yanıt doğru olur. Ama yanıt doğru olduğu için
yamyamların kendi kurallarına göre mantıkçının haşlanması
gerekmektedir. Demek mantıkçı kızartılamaz. Şimdi de mantıkçının haşlanacağını varsayalım. O zaman mantıkçının yanıtı yanlış olacak.
Yanıt yanlış olduğundan da kızartılması gerekmektedir.
Demek mantıkçı haşlanamaz da.
Yamyamlar tam bir kısırdöngüye girmişlerdir. Kızartsalar haşlamaları gerekecek, haşlasalar kızartmaları!
Euqlides Paradoksu
"Bu cümle yanlıştır."
Eğer yukarıda ki cümle yanlışsa cümlenin doğru olması gerekirdi.
Eğer cümle doğru ise cümlenin yanlış olması gerekirdi.
Dolayısıyla yukarıda ki paradoks gerçek bir paradokstur.
Tereyağlı Kedi Paradoksu
Tereyağlı kedi paradoksu bir paradoks şakasıdır.
Genel gözlenen bir doğa olayı ve bir Murphy yasasından oluşur;
Kediler her zaman 4 ayak üstüne düşer.
Tereyağlı ekmeğinse hep yağlı kısmı halıya denk gelir.
Paradoksal bir düşünce deneyidir. Bir kedinin sırtına, yağlı kısmı üste bakacak şekilde bağlanacak bir ekmek dilimi bu paradoksun ana parçasıdır. Kedi dört ayak üstüne düşmeye çalışacak, ancak Murphy yasasına göre tereyağlı ekmeğin yağlı yüzü de aynı şeyi deneyecektir. Bu durum bir paradoksa sebep olur.
Bazı düşünürler şakayla karışık biçimde kedi-tereyağlı ekmek sisteminin yere yakın bir mesafede havada asılı kalacağı ve sistemin yerin hemen üsünde asılı biçimde kalacağı, enerjinin korunumu dolayısıyla da düşmeden kazanılan enerjinin korunarak sistemin kendi ekseninde dönmesine sebep olacağını iddia eder. Bu şekilde bir anti yerçekimi alanı oluşturulabileceği de iddialar arasındadır.
Ancak bazı iddialar, bu sistemin çalışmayacağını söylemektedir. Murphy kanunları arasında bulunan "Yanlış gidebilecek her şey yanlış gider" ve "yanlış gidebilecek şeylerin tamamı asla kestirilemez" yasaları sebebiyle bu sistemin bir noktada sorun yaşayacağı ve çökeceği iddia edilmektedir.
1 Dolar Olayı
Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada
sınırındaki bir şehirde geçmektedir:
ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar.
Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki
Kanadalılara göre: 1 ABD Doları= 90 Kanada Centi,
Amerikalılara göre ise : 1 Kanada Doları= 90 ABD Centi.
Bir amerikalı, cebindeki 1 dolarla dolaşmaya çıkar.
Bir ara karnı acıkır ve simit alır (amerikan simiti!). Simitin fiyatı 10 centtir. Cebindeki 1 doları verir. Simitçi bozuk para ararken cebinin bir köşesinde 1 Kanada doları bulur, onu verir (90 cente eşit ya!). Derken sınırı yürüyerek geçer ve Kanada da dolaşmaya başlar. Kaleme ihtiyacı olduğunu hatırlar. Girer bir kırtasiyeciye. Kalemin fiyatı da 10 Kanada centidir. Cebindeki 1 Kanada dolarını verir. Kırtasiyeci de para üstü olarak 1 ABD doları verir. Oradan da ayrılıp evine döner. Sonra düşünmeye başlar:
- Ben sabah evden çıkarken cebimde 1 ABD dolarım vardı,
şimdi de 1 ABD dolarım var. Pekiyi simitle kalemin parasını kim verdi?
Fatih Sultan Mehmet; Padişah kim?
Bilindiği gibi Fatih, genç yaşta padişah olmuştur.
Yaşı gençtir ama zekası ve inançları çok kuvvetlidir.
eni sultan olduğu yıllardır. Bir gün bir seferde ordunun başında
babasının olmasını ister. Ancak babası bu teklifi kabul etmez.
Fatih'in maksadı babasının ilminden ve tecrübesinden yararlanmaktır.
-"Eğer sen padişahsan geç ordunun başına.
Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin!"
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar?
(Yumurta-Tavuk Paradoksu)
"Bildiğim tek şey; hiçbir şey bilmediğim."
(Sokrates Paradoksu)
Pavlov'un Köpeği Paradoksu
İvan Petroviç Pavlov köpekler üzerinde gerçekleştirdiği meşhur
klasik koşullanma deneyi ile ünlüdür. Bu deneyle ilgili bazı
insanların kafasında bir soru oluşur.
Bazı otoritelere göre de şartlanan köpek değil, Pavlov'dur aslında.
Bu deneyde şartlı reflekslendirilen, her zil çaldığında salyası akan
köpek mi yoksa her zil çaldığında köpeğine yemek veren Pavlov mu?
Köpeği, Pavlov’u kandırıyor olabilir mi? Kendi içinden
‘’Pavlov şartlandı, salya aktıkça bana yemek veriyor’’ diyebilir mi?
Aslında şartlı reflekslendirilen köpek değil de, Pavlov olabilir mi?