Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sav) nın doğumundan başlayıp da vefatına kadar olan süreci okuyoruz . Ama salt O’nun hayatı değil . Vahşi’nin doğumundan itibaren hayatını da okuyoruz Efendimizin hayatının yanında .
Bildiğiniz gibi Vahşi; Uhud Savaşında Peygamberimizin amcası Hz.Hamza’yı öldüren kişi ..
Yoksulluklar içinde doğmuş Vahşi , kimse tarafından anlaşılmadığı bir toplum içinde doğmuş.. Onu babası bile anlamamış, Onu annesi bile savunamamış ki başkaları önemsesin .. Madem öyle yapmasa bile her şey ondan biliniyor ; O da o zaman gerçekten yapmaya başlamış tüm kötülükleri .. Artık Vahşi şimdi tam anlamıyla vahşete esir düşmüştü ..
Özgür olmaktı şu hayatta tek emeli Vahşi’nin , sırf özgürlüğü ona verilecek diye zaten oldu o kara gün .. Öldürdü Allah’ın Aslanı Hamza’yı . Düşürdü Peygamberimizin yüreğine en kuvvetli acıyı .. Peki ya sonrası ? Herkesin yüreğine dokunan Peygamberimizin o kutlu çağrıları Vahşi’nin kapkara olmuş yüreğine geçebilecek mi ? Kurtulabilecek mi işlediği günahların o ağır yüklerinden? Ölmeden tövbekar olabilecek mi ? Vahşi’deki vahşetin bitişini görebilecek miyiz ?
.
Gözyaşlarımla eşlik ettim Peygamberimizin o kutlu hayatına .. Akmadığı zamanlar yürek yangını oldu , burun sızısı oldu da yine de eş değer olamadı çekilen o acılara , yaşanılan o kutlu zaferlere .. İyi ki böylesine güzel satırlar yazdı yazarımız da ben de huzurlu iki gün geçirdim .. Gözyaşlarımızın sebepleri hep böyle kitaplar olsa keşke ..