“Biz bugün gençliğimizin ülkelerine seyyahlar gibi gidebiliriz. Biz gerçeklerde kavrulduk; farkları tüccarlar, mecburiyetleri de kasaplar gibi biliyoruz. Biz artık o eski tasasızlar değiliz; biz şimdi müthiş vurdumduymaz olduk. Ölmeyeceğiz ama yaşayacak mıyız?
Kimsesiz çocuklar gibi bırakılmış, yaşlı insanlar gibi görmüş geçirmişiz; kabayız, üzgünüz, satıhtayız.. Galiba mahvolmuşuz.