Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
Amok Koşucusu İnceleme Yazısı
Stefan Zweig'in en önemli eserlerinden biri olan bu kitap hakkında bahsetmeden önce 'Amok' ve 'Amok koşucusu' kavramlarının ne anlama geldiğinden bahsetmekte fayda var. Amok hastalığı Orta Asya'da, özellikle Malezya'da yaygın olarak görülen bir psikiyatrik hastalıktır. Malay dilinde Amuk olarak isimlendirilen bu hastalık gözü kararmış, öfkeden deliye dönmüş, öldüren anlamlarına geliyor. Depresif bir halde bulunan Amok koşucusu istemsizce, bilinçsizce ve hiçbir nedeni olmaksızın çevresindeki her bir canlıya vahşice saldırmaya başlar. Bu haldeki bir 'Amok Koşucusu' birileri tarafından durdurulana, öldürülene veya kendini öldürene kadar asla durmaz. Daha kısa bir ifadeyle bir tür cinnet durumudur aslında Amok. Bu kısa bilgiden sonra kitabın konusuna gelecek olursak; kitapta bir doktorun kendisine gelen kadın bir hastanın yardım talebini geri çevirmesi ve sonrasında yaşadığı derin pişmanlık ve vicdan azabı anlatılıyor. Görev bilincini sonuna kadar işleyen bu kitapta derin psikolojik çözümlemelere ve kişilik analizlerine girildiğini görüyoruz. İçinde bulunduğu durumdan dolayı pişmanlık ve vicdan azabı duyan karakterimizin doktor olmanın verdiği görev ve sorumluluk bilinci ile kendi duyguları arasında sıkışıp kalmasını ve bu nedenle kendini kaybetmesini adeta bir Amok koşucusu benzetmesiyle anlatmasını hayli ilgi çekici buldum. İyilik yapmanın bir görev olup olmadığını sorgulatmasıyla varoluşçuluk felsefesine göz kırpan bu kitap her okuyanın farklı yorumlar çıkarabileceği bir eser. Eserlerinde intihar temasını sıklıkla işleyen Zweig'ın belki de kendisi de bir Amok koşucusuydu. I. Dünya Savaşı döneminde savaşa katılmak istemeyen ve fikirlerinden ödün vermeyen yazar da Nazi baskısı sebebiyle hayatına son vermiş ve böylece Amok koşusu son bulmuştur.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Anonim Yayıncılık · 2020112.4k okunma
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.