Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
İlk cümlelerinden itibaren "Ben bir Dostoyevski hikayesiyim" diye bas bas bağıran güzelim klasik. Gerçek bir klasik. Karakter analizleriyle, karakterlerin şahsiyetleştirilmesiyle dopdolu bir şölen adeta. Dostoyevski kitapları arasında bence olmazsa olmazlardan biri kesinlikle. It's a "must to read". Aşk ve sevgi kavramları arasındaki farkı, en bariz ve çıplak şekilde ortaya koymuş bu hikayesinde büyük dimağ Dostoyevski. Kitabın hikayesi biraz Yeşilçam senaryolarını andırıyor. Sürpriz biten sonu ise "Selvi Boylum Al Yazmalım" tadında olmuş diyebilirim. Ancak bitişi direkt ters istikamette. Asıl olması gerektiği gibi. "Aşk" ve "Sevgi" kavramlarına Doğu ve Batı toplumları arasındaki farklı bakış açılarını çok güzel ele almış kanımca. Ana anlatıcı karakterimiz biraz hayalperest ve yalnız. Bir gün rıhtımda ağlayan mutsuz güzel bir kıza denk geliyor. "Bu saatte burada bu kızın ne işi var" diyerek kıza sarkıntı olmaya çalışan kötü adamların elinden kızı kurtardıktan sonra ertesi gece tekrar buluşmak için kızla sözleşiyorlar. Böylece tanışma, kaynaşma, aşık olma ve ayrılmayı içeren dört geceyi birlikte geçirmeye başlıyorlar. "Çizmedin ki kesesin" demek geliyor içimden. bunların hepsi nasıl sığar dört geceye ? Ana anlatıcı karakter abimiz fazlasıyla yalnız, içine kapanık biraz, fazlaca da hayalperest. Ana kadın karakterimiz olan Nastenka'nın ise biraz narsist, biraz da kezban olduğu söylenebilir. Bir yandan "herkes bana aşık, herkes beni istiyor" diye bas bas bağırırken, diğer yandan da "sakın bana aşık olmayasın, canın yanar" tadında gereksiz bir özgüven sahibi. En son sahnede yaptığı hareket ise hikayeye ölüm vuruşunu vurmuş kesinlikle. "Sevgi neydi ? Sevgi emekti" yorumunu sahiplenen düşünce tarzına ait beyinleri ise adeta sert bir şekilde sağlı sollu tokatlamış Dostoyevski Reis. Abaza abimiz kızı görünce hemen aşık olur. Kızımız ise sadakatle bir yıldır başka bir erkeği beklemektedir. Lakin beklenen sevgili bir türlü gelmez. Bunun üzerine yüce gönüllü abimiz, sağa sola mektuplar bırakarak Nastenka'nın sevgilisini bulmasına yardımcı olmaya çalışır. Ancak kızın sevgilisinin gelmemesi üzerine abimiz kıza ansızın açılır ve onu sevdiğini söyler. Kız da "madem diğeri gelmiyor, o vakit elimdekini bari kaçırmayayım" düşüncesiyle abimizin sevgisine karşılık verir. Dördüncü gece el ele kol kola mekandan ayrılırlarken ise mekanın asıl sahibi olan beklenen abimiz, aşk ateşine yeni düşmüş taze sevgililerin karşılarına ansızın çıkıverir. Hikayenin sonu ise tam bir beyin yakan Yeşilçam finali tadında. Hikayemizin sonunda abaza abimizin temiz sevgisine birden karşılık vermeye karar vermiş olan Nastanka bacı, asıl aşık olduğu erkeği görünce birden hasbelkader elini tutmuş bulunduğu adamın ellerini bırakır ve aşık olduğu sevgilisinin boynuna büyük bir sevinçle atlar. Anlatıcı abimiz arkalarından mal gibi baka dururken, birbirlerine aşkla sarılan çifte kumrular mekandan hızla uzaklaşırlar. Nastenka ablamız ise kendini kötü hissetmiş olacak ki, akabinde saf abimize mektup yazarak, kendisinin çok mutlu olduğunu, evlendikten sonra da kendilerinin ziyaretlerine gelebileceğini, kocasını da en az kendisi kadar çok seveceğini düşündüğünü vs. gibi zırvalar paylaşır mektubunda. Ve kitap biter. Kitabın fısıldadıkları : 1 - Aşk başka şeydir, sevgi başka şeydir. Çaresizlik temelli, şefkat ve merhamet bazlı sevgi ise bambaşka şey. Aşkı, şefkat ve merhamet bazlı sevgi ile karıştıranların sonu ise her zaman hüsrandır. 2 - Aşk başa geldiğinde, şefkat ve merhamet bazlı sevgiyi tercih edenler, önünde sonunda içine düştükleri aşk ateşinin peşinden koşmak mecburiyetinde kalacaklardır. 3 - İnsan aşıksa fakat bir takım olumsuzluklar yaşayıp daha çok sevgi ve şefkat bazlı bir sevgi ile aşkının üzerini örtmeye çalıştığı bir anda aşk ansızın çıkıp geri gelirse, insanın ilk çöpe atacağı şey sonradan gelen sevgi olacaktır. İçgüdüsel olarak insan doğası bunu gerektirir. 4 - İnsan Madde 3'e aykırı hareket etmeye karar verir ve aşk'ı tercih etmez ise eğer, bu kez de içindeki mutsuzluğu ve sıkıntıları ortadan kaldırabilmek için kuvvetle ihtimal farklı farklı bir çok insanın kollarında ve yatağında bulabilir kendisini. Aksi durumda insanın içindeki mutsuzluk, kendisine sunulmuş olan mevcut durumdaki şefkat ve merhamet bazlı sevgi ile dindirilemez. 5 - Madde 3 ve 4'ten hareketle, "sevgi neydi? sevgi emekti" diye kanaat ortaya koyan Aytmatov Reis, belki de insan doğasına muhalif bir yorumda bulunarak doğu toplumlarındaki bir çok insanın karar verme mekanizmasına olumsuz etkide bulunarak mutsuz hayatlar oluşmasına sebep olmuş olabilir. Allahûalem. 6 - Hayırlı işlerde acele etmek gerekse de, hayati konularda dört başı mağmur şekilde düşünüp taşınarak hareket etmek gerekir. Aksi taktirde karşındakini tanımadan, karakterini algılamadan verdiğin her karar sonrasında, öküzün trene bakması gibi mal gibi baka kalabilir insan. 7 - Sadakat zorla olmaz, sadakat zorla sağlanamaz. İnsan aşık ise, insan gerçekten içten sever ise, zaten sevdiği insana sadık olur. Gözü başkasını görmez, göremez. Aksi durum ise, tam bir facia. 8 - Herkese ederi kadar değer vermek gerekir. Hak etmeyen insana hak ettiğinden fazla değer verirsen, ona kaldıramayacağı bir yük yüklemiş olursun. Bu nedenle de, ilk olumsuz durumda seni satacağından emin olabilirsin. 9 - Sevgilerin en güzeli, karşılıklı olandır. Gerisi zaman içinde çatlamaya, patlamaya, yıkılmaya mahkumdur.
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Panama Yayıncılık · 201874,5bin okunma
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.