Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat

Gelsen bu gece biraz geçince kimseye söylemeden Bulsan bi' yolunu, ah, içimde külleri sönmeden Yaklaş yanıma, otur, çekinme, seyrine bırakırsan Geçiyor bak yıldızlar bir bir, manzara önümüzde
Reklam
“Eğer hayatın bu kadar kısa olduğunu bilseydim, hiçbir şeyi bu kadar uzatmazdım.”
Adetullahtandır : “Dinsizin” hakkından “imansız” gelir…

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Herkes yaşaması gerekeni yaşar. Yaşamak istediğini değil.”
“Bence” ile “sence” bu kadar farklı iken, biz seninle nasıl yan yana duracağız ?
Reklam
İnsanoğlunun kaderi Yaşanmadan sezilmezmiş Cevahir taşın kıymeti Ehli olmazsa bilinmezmiş
Murat tekrar paylaştı.
O erler ki, gönül fezasındalar, Toprakta sürünme ezasındalar. Yıldızları tesbih tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar.
Beşinci Mektup
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan. İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sen yârini bî-haber mi sandın Yoksa seni terk eder mi sandın
Şeyh Galip
Şeyh Galip
Dünya madem fânidir, değmiyor alâka-i kalbe (kalben bağlanmaya).
Reklam
En bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini (sonsuz hayatını) hayat-ı dünyeviye (dünya hayatı) için bozmasın, mâlâyâni (faydasız) şeylerle ömrünü telef etmesin (harcamasın), kendini misafir telâkki edip (kabul edip) misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle (güvenle) kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye (sonsuz mutluluğa) girsin.
Nefsim her fenalığı ister. Fakat şu fâni (ölümlü) dünyada, şu muvakkat (geçici) misafirhanede, ihtiyarlık zamanında, kısa bir ömürde, az bir lezzet için, ebedî, daimî hayatını ve saadet-i ebediyesini (sonsuz mutluluğunu) berbat etmek, ehl-i aklın (akıl sahiplerinin) kârı değil.
Ey ehl-i dünya (dünyaya dalıp, ahireti düşünmeyenler) ! Neden benimle uğraşıyorsunuz, beni kendi halimde bırakmıyorsunuz?
İmansızlık başka şeylere benzemiyor. Zulümde, fıskta (günahkarlıkta), kebâirde (büyük günahlarda) birer menhus (kötü, çirkin) lezzet-i şeytaniye (şeytani lezzet ve zevk) bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet (lezzet veren taraf) yok. Elem (acı, keder, üzüntü) içinde elemdir, zulmet (karanlık) içinde zulmettir, azap (acı, sıkıntı) içinde azaptır.
4.541 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.