Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

560 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Hayatlarımız kırılgandı; utancın ve pişmanlığın acılarıyla, iletişim de yanlış anlaşılmalarla doluydu ve kitapların, müziğin, sanatın ve diğer insanların ortaya attığı fikir sağanağına karşı hissedilen güçlü ve yoğun bir hayret duygusuyla doluydu; zaman, üzerine basa basa büyük harflerle yazılan Aşk, Hayat, Zaman, Yaş, Hayal Gücü soyutlamalarının arasında sığınacak bir yer bulma zamanıydı. —————— Bu kitap bir özyaşam öyküsü olduğu için içerikte spoiler olduğunu düşünenler baştan okumasınlar... çünkü başka türlü kitaba dair bir şey yazamayacaktım.. sevgiler —————— Janet Frame, 28 Ağustos 1924'te Yeni Zelanda'nın en eski kenti Dunedin'de beş çocuklu bir işçi ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Zor bir çocukluk geçiren Janet Frame Dunedin College'da İngilizce, Fransızca ve Psikoloji eğitimi aldı. Yazar olmak istemesine rağmen 1945'te sınıf öğretmenliğine başladı ama aynı yılın sonunda bir müfettişin ziyareti sırasında bunalıma girip sınıftan kaçınca psikolojik gözlem için Dunedin Hastanesi'ne yatırıldı. Sonraki yedi seneyi çeşitli akıl hastanelerinde geçirdi. İşte bu kitap detaylı olarak çocukluk, ilk gençlik ve daha sonraki yaşamının anılarını, yani kısaca özyaşam öyküsünü içeriyor. Kitabın “roman” kategorisinde gösterilmesine rağmen Soframda Bir Melek, üç ciltten oluşan otobiyografik bir eser. Fakir ve kalabalık bir ailede doğması, küçüklüğünden beri diğer çocuklardan farklı hissetmesi, öğretmenlik okumasına rağmen, okulda ve “sosyal” hayatında kabul görememesi, anormal bir insan olarak kabul edilmesi Frame’de onulmaz yaralar açmış... Ve korkunç olan şu ki hiçbir test uygulanmadan sırf bu nedenle sekiz yıl boyunca akıl hastanesine kapatılmış. Merak ediyorum “şizofreni” tanısı konularak, şizofreni için kurumsallaştırılmış bir hastahaneye sekiz yıl boyunca(veya süresiz) kapatılsak, sürekli “deliymişiz” muamelesi gördükten sonra kaçımız akıl sağlığını koruyabilir/di?... Frame’in sadece anksiyete ve depresyondan muzdarip olduğunu düşününce ömrünün sekiz yılını bu şekilde, ta ki bir doktor onun aslında şizofreni olmadığını belirleyene dek bir akıl hastahanesinde geçirmesi acımasız ve çok haksızca geliyor insana. Bu arada yazmaktan vazgeçmedi ve yirmi altı yaşındayken yayımlanan ilk kitabı The Lagoon and Other Stories Yeni Zelanda'nın en önemli edebiyat ödüllerinden Hubert Church Memorial Ödülü'nü aldı. Bunun üzerine doktorlar Janet Frame'e lobotomi uygulamaktan vazgeçti. Ve kitaplar yazmaya devam etti, yayınlanan kitapları sayesinde de başarıya ulaştı... 1956'da Akıl Hastahanesi’nden çıkarak Yeni Zelanda'dan ayrıldı ve yedi yıl boyunca Avrupa'da yaşayıp çalıştı. İlk romanı Baykuşlar Öterken 1957'de, Bir Başka Yaza Doğru 2007'de yayımlandı. Uzun kariyerine on bir roman, beş öykü kitabı, iki şiir kitabı ve üç ciltlik bir otobiyografi sığdırdı. 1963'te ülkesine döndü ve Otago Üniversitesi'nden burs aldı. 1990'da Yeni Zelanda Hükümeti Devlet Nişanı sahibi oldu. Yine aynı sene hayatı sinemaya yansıtılmış, aynı adlı “An Angel At My Table” 1990 tarihli yazarın hayatından uyarlama bir drama filmi. Janet Frame’in acı dolu otobiyografisinin uyarlaması olan bu film biraz durgun ve de uzun gelebilir, ama gerçekten kitapla bu kadar örtüşüyor olması bile güzeldi... Otobiyografik bir kitap olduğu için, kitaba bu kadar sadık kalınmış olması zaten doğru bir hareket olacaktır. Kitabı okuduğum süre boyunca yazarın nasıl bir yoldan geçtiğine tanık olmak çok üzücüydü. Film ile bu daha da katlandı. İletişim sorunları yaşamak, aileyle anlaşamamak, bunlar “anormallik” göstergesi değildir ve olmamalıdır. Hem normal dediğimiz nedir ki zaten?! Onu anormal olarak tanımlayan insanlar tarafından gittikçe yalnızlığın derin çukuruna gömülen Frame, şöyle tanımlıyordu çevresini; “Başka insanlarla kaynaşmaktansa yazı yazmayı, hayal dünyasını keşfetmeyi tercih ediyordum.” “Yalnızlığımın büyüklüğünü fark etmiyordum. Bir çocuğun annesine sıkı sıkı tutunduğu gibi ben de edebiyat eserlerine tutunuyordum.” Bahsetmeye çalıştıklarım kitabın belkide sadece çekirdeğini oluşturuyordur, ama tamamında samimiyetin, kendi sorunlarımızı karşıda görmenin, içe dönük yaşamın, yıpranmış, yalnız ve güzel bir varoluşun yansıması gibi bir eser ortaya çıkarıyordur. Bu okuduğum gerçek anlamda yoğun bir otobiyografi. Derin acı, kırgınlık, hastalık, hassasiyet ile eş anlamlı ve yukarıda belirttiğim gibi çoğunlukla üzücü. Bu dokunaklı hayat öyküsünün her anı için okunmaya değer... Aile trajedisinden kaçmak, beklenmedik şekilde nöropsikiyatri kliniğine kilitlenmek ve yazarak okuyarak hayatta kalmaya çalışmak hepsi korkunç, çok korkunç şeyler. Yeni Zelanda’nın uluslarası çapta tanınmış yazarı, yoksulluk içinde büyüdü, oldukça da zor şartlarda yaşadı, 2004'te Dunedin'de öldü... Akıllara durgunluk veren hayli zor bir yaşam. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. İlerleyen günlerde yazarın, akıl hastahanesinde geçirdiği günlerin, uzun vadeli deneyimini çok daha detaylı olarak anlattığı
Sudaki Yüzler
Sudaki Yüzler
kitabını okumayı planlıyorum. Lobotomi, elektrik şokuyla işkence ve sürekli aşağılanma tehditler, bu yıllar boyunca günlük yaşamıydı, ve
Soframda Bir Melek
Soframda Bir Melek
aracılığıyla bir kısmını okuduğum, garip açık duygu ve düşüncelerin, ve duyuların, yazışmaların ve bağlamların iç dünyasını daha detaylı olarak görmeyi istiyorum... İyi okumalar.
Soframda Bir Melek
Soframda Bir MelekJanet Frame · Yapı Kredi Yayınları · 201641 okunma
··
789 görüntüleme
Gül okurunun profil resmi
Şu an okuduğum Normalliğin Deliliği isimli kitapta şöyle söylüyor toplama kampında işkence görmüş bir Polonyalı, “İnsanları öldürebiliyorlardı ve bunu yaparken gayet normaldiler..." Bunca savaşı, katliamı, kıyımı 'normaller' yaptıysa kimlerdi bu 'deli' diye yaftalanıp hastanelere kapatılanlar? Yine düşündürdün, yine çok kıymetli satırlar okuttun. Zihnine, kalemine, her şeyden önemlisi o hassas kalbine sağlık. 🖤
2 önceki yanıtı göster
Demet okurunun profil resmi
Günaydınlar:) Ne güzel birbirini tamamlayan iki alıntı bırakmışsınız, ikisi de çok güzel ve çok doğru.. Toplama kamplarında insanları insanlık dışı muameleye maruz bırakanlar aslında hastalıklı, hem de başka türlü bir hastalık tedavisi falan da yoktur.. insanlık için onları kapatmak lazımdı her neyse :( .. Teşekkür ederim yorumlarınız için. :) 🎀🤍💝
Neşe okurunun profil resmi
Çelik sinirleri olan tatlı kitap kurdu. 🌸 Eline sağlık. Bir kez daha sarıldım sana sımsıkı. 🥰💙
Demet okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum Neşe beğenmene çok sevindim. 🧡🧚🏻‍♀️🧡 Gerçekten çelik sinirler gerektiren bir kitaptı... 😊
Sultannn okurunun profil resmi
İşte acılar içinde bir özyaşam öyküsü. Nasıl bir hayat yaşamış gerçekten. Yaşadığı acılar, onu öldürmemiş adeta güçlendirmiş. Her halde bu kadar güçlü olmasaydı, kapatıldığı o hastanede sağlıklı bir şekilde çıkamazdı. Kim ne derse desin, bence kadınlar daha güçlü. Her şeye rağmen ayakta kalmayı başarıyorlar. Ellerine sağlık canım. O kadar güzel anlatmışsın ki, yazarın hayatını merak etmemek elde değil. Bu arada, nasıl bir müfettişe denk gelmişse, kadın en sonunda çıldırmış :)) Neyseki artık o müfettişler yok. Bizler sağlam bir şekilde eğitime devam ediyoruz :)
Demet okurunun profil resmi
Ne sordu nasıl zora soktu müfettiş acaba ki sınıftan kaçmış, bunun sonucunda da hemen hiçbir şey yapmadan hastaneye kapatmışlar. Ne acımasızca... Yazarak daha da iyi olmuş sanırım. :) Çok teşekkür ediyorum Sultan hocam beğenmene çok sevindim. Teşekkür ediyorum 🫂❤️🫂😍
Yeşim okurunun profil resmi
Tam çıldırmalık hayatmış. Yazmasın da ne yapsın garip? Sen kitaba başladığında zaten çok merak etmiştim hayatını, paylaştığın alıntılar ve incelemelen sayesinde de öğrenmiş oldum, olduk. İlerleyen zamanlarda okurum muhakkak. Eline sağlık. Senin yazdıklarını okumak ayrı zevk 🌼🤍🥰
Demet okurunun profil resmi
Sana demiştim ya hani “akıllıyı deli eder bu hayat” diye, işte kitap cümlenin tam anlamını doldurdu sahiden de... Ama Janet Frame kendini koyvermemiş, bir an önce kurtulmanın yoluna bakmış ve başarmış da.. Garip üzücü bir hayat öyküsü 😿Umuyorum zaten kitabı sen de beğenirsin.. 💛 Yorumun için de ayrıca teşekkür ediyorum biricik, beğenmene çok sevindim. ❤️🧚🏻‍♀️💛
Günay okurunun profil resmi
《Merak ediyorum “şizofreni” tanısı konularak, şizofreni için kurumsallaştırılmış bir hastahaneye sekiz yıl boyunca(veya süresiz) kapatılsak, sürekli “deliymişiz” muamelesi gördükten sonra kaçımız akıl sağlığını koruyabilir/di?... 》hapishane/hastane düşüncesine bile katlanamazken bu soruya koruyabilirim demek zor. "Başka insanlarla kaynaşmaktansa yazı yazmayı, hayal dünyasını keşfetmeyi tercih ediyordum." Biz de okumayı tercih ediyoruz, kaynaştıklarımız bizi haşladılar... emeğine sağlık🤗
Demet okurunun profil resmi
Hem de ne haşlama bazılarından sonra derimiz yüzülecek kıvama geldi.. 🤭🙉Okumaya devam başka türlü mevzunun içinden çıkamayacağım ben yoksa:)🤗🙏🏻♥️💕Teşekkür ederim matmazel 🌼💕♥️
Gkçn. okurunun profil resmi
Demetimmm, beğendim fakat ancak okuma fırsatım oldu. Öncelikle kalemine sağlık, bazen diyorum kiii şöyle güzel incelemeler olsa da kitabı okumuş kadar olsam. Senin incelemen de o kategoriye giriyor, emin ol bayıldım. Konuya gelirsek, seninle bahsettiğimiz acıdan güçlenip "zeyna" olma durumu söz konusu anladığım kadarıyla. Benim asla yetenekli olmadığım bir konu( hoş çoğu konuda yetenekli sayılmam da bu hepten mümkün değil) beni o hastaneye iyi ki kapatmadılar zira orada ölür giderdim. Kendimde, ne deli olmadığımı ne de küllerimden doğacak gücü bulamazdım. Delisin derlerdi inanır boyun bükerdim. O yüzden hastasıyım böyle kutsal beyinlerin. Yapamadığımı yapan ve gün yüzüne çıkan bütün güzel insanlara imreniyorum. (Yalnız incelemeyi incelemek gibi oldu biraz ama içimden geldi yazdım idare et🤗💝) Kalemine, aklına o çok sevdiğim yüreğine sağlık🌸👌
Demet okurunun profil resmi
Zeyna olmak mevzusu bizim kapılarımızı fena şekilde zorluyor, sanırım ben de senin gibi düşünüyorum, mücadele etmek epey zor hatta pek zor olurdu Gökçenim.🥺Beğenmene çok sevindim, kıymetli yorumunla da inceleme boşlukları tamam oldu, asıl senin kalbine yüreğine, sağlık.. ❤️🤗🧚🏻‍♀️❤️
2 sonraki yanıtı göster
Esma okurunun profil resmi
Anlaşılamayanın sürekli öteki konumuna düşürülmesi ne kadar kötü bir şey.. Bir de sırf bu gibi nedenlerle "deli" yaftası yemek ve 8 yılını bir akıl hastanesinde geçirmek.. Kitabı gerçekten merak ettim, güzel incelemen için teşekkür ederiz😊✨
Demet okurunun profil resmi
Hakikaten haksız ve acımasızca ... Çok teşekkür ediyorum Esma, beğenmene çok sevindim. 😊
Emin K. okurunun profil resmi
İsimler değişse de hikâyeler değişmiyor. Benzer şekilde tutunamayıp yazıya (özelinde de edebiyata) sığınan çok yazar var. Yazıyı bir savunma biçimi, bir sığınak, vefalı bir dost olarak değerlendiren bu insanlar sesine ancak ses bulabilmişler, boğulmadan hayata tutunabilmişler. İncelemeyi okuyunca aklıma ömrünün bir kısmını Psikiyatri kliniğinde geçiren bir diğer yazar
Robert Walser
Robert Walser
geldi. Onun da ayrı enteresan öyküsü var. Janet Frame'in ayrı trajik, ilginç bir öyküsü varmış. Empati yapılması bile çok zor bir durum. Diğer kitabı da çok etkileyici bir içerikte olacaktır konusu itibariyle diye düşünüyorum. Bir gün denk gelirsem, nasip olursa okumayı düşüneceğim kitaplar gibi görünüyor. Bu bilgilendirici incelemeyle bizlere faydalı bir tanıtım yaptığınız için teşekkür ederim, emeğinize sağlık.
Demet okurunun profil resmi
Öncelikle çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim. 😊 Janet Frame gibi sekiz yıl gibi bir süreyle akıl hastahanesinden çıkmayı kotarabilenler, bir ömür kalanlara göre “şanslı” bile sayılabiliyor... ne acı ki. Robert Walser’in kitaplarını da en yakın zamanda okunacaklar listeme alıyorum yorumunuz için ayrıca teşekkür ederim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.