Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

344 syf.
·
Puan vermedi
Tamirci
Bernard Malamud, Amerikalı romancı ve kısa öykü yazarı olan Philip Roth ile birlikte döneminin bilinmiş en ünlü Yahudi yazarlarından biri. Beyzbol romanı 1984 yılında The Natural isimli filme uyarlanmıştır. Ulusal kitap ödülü olan Pulitzer Ödülünü Kurgu dalında almıştır. Kitap, ilk olarak Türkiye’de “Kiev’deki Adam” ve daha sonra “Tamirci” isimleriyle yayımlanmış. Kitap bana gerçekten Dostoyevski romanlarını hatırlattı diyebilirim. Hatta Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sında olduğu gibi bu kitapta da suç, hak, yargı ve adalet kavramları tüm detayıyla incelenmiştir. Malamud aslında tamamen başka bir konu hakkında eser yazmak isterken döneminde dedesinin anlattığı gerçek bir hadise onu etkiler ve 1913 yılında Mendel Beilis davasından esinlenmesiyle birlikte Yakov’u yani “Tamirci” eserini yazar. Hatta kendisinin kitabı yazarken üç büyük davadan esinlendiğini bilinir: Dreyfus, Vanzetti ve Beilis davaları. Aralarında geçen Vanzetti davası döneminde tarihe Amerikan adalet sisteminin ayıbı olarak not düşülür. Kitap yayımlandığı andan itibaren hikâyenin Mendel Beilis ile benzerliği ise benzemeyen yönleri kadar ihtilaf ortamı yaratmıştır. İhtilaflı tartışmaların arasında Beilis davasını bilen toplum Yakov’un hikâyesine başka hikâyeler de eklendiğini Malamud’un asıl hikâyeden uzaklaştığını söyleyerek kendisini eleştirir. “Kırılan ne varsa tamir ederim - yürek dışında.” Nihayetinde hikâye şöyle başlar: Yakov, taşrada yaşayan ve elinden geldiği müddetçe her şeyi tamir eden yoksul bir Tamirci olarak karşımıza çıkar. Karısının başka bir adama kaçmasının ardından yaşadığı taşradan Kiev’e göçerek orada eğitim alabilmeyi amaçlayan ve herkes gibi yeni bir hayata başlamak isteyen bir adam olmak ister. Onun tek sıkıntısı Tanrı’ya inanmaması ve yaşadığı taşradaki insanlar gibi “Yahudi” olarak bilinmesidir. Yahudi olmasının ileride başına büyük dertler açacağından elbette habersizdir. Bütün yollar çıkmaza sürüklendiğinde Yakov’un çalıştığı fabrikanın yakınında öldürülen 12 yaşında bir çocuktan sorumlu tutulmasıyla hikâye kendini göstermeye başlar. Olayın geçtiği dönem II.Nikolay Çar dönemi. Ruslardaki Yahudi düşmanlığının nüksetmeye devam ettiği ve Yahudi insanları görmeye tahammül dahi edemedikleri dönemlerden biri. Tıpkı kendini kimsesiz hisseden Yakov’un başına gelen korkunç hadiseler gibi. Başta özgürlük kavramı olmak üzere hükümet sistemi de dahil Yakov ve Spinoza arasında kurulan bağla birlikte ortaya sık sık farklı fikirler atılır. Spinoza kitabın başından sonuna dek Yakov’un kalbinde, fikrinde ve zihninde yaşar. Hayatında tanıdığı tek önemli şahsiyet olan Spinoza’nın kederli yaşam öyküsü dahi bir bağlamda Yakov’la benzerlik göstermektedir. Bir insanın uğrayabileceği tüm haksızlıklar, başına gelebilecek tüm kötülükler yalın ama bir o kadar da çarpıcı bir üslupla bize sunulur. Yahudilik ve Tanrı inancına bu denli dem vurulması da tabii başka önemli etken diyebilirsiniz. Mesela; Yakov üzerinden ele alınan Yahudilik kavramının o dönemin insanlığı adına bir metafor görevi gördüğü oldukça aşikârdır. Dönemin iktidar bozukluğu başlıca etken iken en üst mevkiden en alt mevkide bulunan yetkililer adeta bir katliam başlatmak adına bahane arayıp duran birileriyken Yakov bütün Yahudiler adına bir günah keçisi seçilmiştir. İktidar, sağlayamadığı adaletsizliği her sayfada adım adım Yakov üzerinden şiddetli bir biçimde gözler önüne serer. Malamud, bu noktada sistemde yer alan alt sınıf bir Tamirci profilini bize tanıtırken olayları başka bir boyuta taşır ve Çar II.Nikolay’a kadar götürerek hak, adalet kavramını herkese bir kez daha sorgulatır. Yaşanan acıların ve insan olmanın kalıplara sığdıralamayacağını sözde adaletin bizatihi içinde yer alan Savcı Bibikov karakteri üzerinden şöyle ifade eder: “Senin hayatının değeri yoksa benimkinin de yok demektir. Yasalar seni korumuyorsa, gün gelecek, beni de korumayacak, demektir.” Bibikov’un bu sözleri okura bir hançer gibi saplanır. “Evet, dünya böyle bir yerdi işte. Yağmur yangınları söndürüyordu ama bir yandan da sellere yol açıyordu.” Romanın başında başlayan Yakov’un “Neden ben” haykırışları ve sona gelirken dahi “Neden ben? Bu tür bir eğitime kimin ihtiyacı var” cümlesini kurması aslında tüm insanlık adına ve elbette acı çeken herkes adına verilen önemli bir mesajdır. Ortada kendini Yahudi hissetmeyen bir Yakov varken Spinoza ile arasında kurduğu bağ ve hükümetin ona ısrarla Yahudi damgasını yapıştırması Yakov’u kitabın sonuna doğru kendi içinde kimliksiz olmaya sürükler. Bir kurtuluş yolu olarak ona sunulan din bile onu artık cezbetmez. Keza, tarihte dönemin iktidarı Çar II.Nikolay zamanında oldukça önem arz eden Papaz’ların etkisi Yakov’a biçilen Yahudilik kavramı üzerinde sıkça görülür. Malamud, hem hükümet üzerinde hem de insanlık üzerinde sağlayamadıkları hak, adalet, iyilik ve kötülük üzerinden Papazlar’a ağır ithamlarda bulunmaz fakat vermek istediği mesajı da verir. “Özür dilerim Majesteleri ama acı çekmek bana acı çek­menin ne kadar gereksiz olduğunu öğretti. Aslında doğal hayatımızda yeterince acı çekiyoruz, bunun üzerine bir de adaletsizliği eklemenin gereği yok.” Tamirci, okuru acıyla sararken sık sık düşündürmeyi ihmal etmez. Kimliğimiz, kim olduğumuz, dilimiz, dinimiz, ırkımız ile bize biçilen değerler okuru defalarca sorgulatır. Şüphesiz hayatta Bibikov gibi insanların var olduğu ve onun yanında Tamirci’ye inanmayı körlük vazifesi görmüş insanların da hala bir yerlerde adalet dağıtmaya çalıştığı bir gerçektir. Bernard Malamud, hikâyenin sonunda Tamirci Yakov’un içindeki direniş duygusunu uyandırarak Çar’la arasında müthiş bir diyalog gerçekleştirir. Tüm insanlığa ulaşan mesaj ise şöyledir: Bir katliam başlayacaksa ve bundan evvel suçsuz, yoksul, sıradan ve Yahudi kimlikli bir Tamirci ölebiliyorsa sınıfsal olarak Çar gibi yüksem makam sahibi adalet yoksunu birisi de ölebilecek kadar aciz ve zavallıdır. Yaşanan bütün hadiseler siyah beyaz bir film şeridi gibi zihninize düşüyor. Dehşet verici sahneler gerçek manada acıyı hissettiriyor. Son olarak Yakov’un cümleleriyle: “Bir şey olacaksam kendi halinde bir adamım. Kendi kendime ‘Yakov’ derdim, ‘dünyada çok fazla şiddet var, aklın varsa bundan uzak durursun.” Kitaplı kalın.
Tamirci
TamirciBernard Malamud · Kafka Kitap · 20131,166 okunma
·
99 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.