Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

KAÇINCI EVREDEYİZ DERSİNİZ?
Bir dil bilimci olan David Crystal 2000 yılında basılmış
Dillerin Katli
Dillerin Katli
kitabında, bir dilin yok olma yolunda geçirdiği üç evreden bahseder: 1.Evre: Yabancı, baskın hakim dilin konuşulması için ağır baskı.(Devletin kanunları yoluyla,halkta özenti ve moda yaratılarak.) 2.Evre: Çift dilli dönem. Ulusal dilin kullanım alanının azaltılması. 3.Evre: Gençler baskın dili ulusal dilden daha iyi bilmeye başlıyor. Eski dili kullanmaktan çekiniyor veya utanır oluyorlar. (İletiye ilgi gösteren ve yorum yapan arkadaşlara toplu bir cevap niteliğinde olması için ekliyorum.) Ana dil konusunda her alanda çelişkilerle doluyuz. Yazı dilinden bir örnek vereyim: Birçok resmî belgede, basında saat ile dakikanın arasına iki nokta konuluyor. Oysa sınavlarda bunu yazım yanlışı kabul ediyoruz. Yani, söylediğimiz başka, uyguladığımız başka. Türkçe en eski yazılı metinlere sahip bir dildir. Ural ve Altay dilleri arasında en eski yazı dilidir. Geçilen tarih dönemleri ve kültürel etkileşim nedeniyle değişime uğramış olması elbette kaçınılmazdır. Anadolu Türkçesi’nin Orta Çağ’da Arapça ve Farsça’dan etkilenmesini buna örnek verebiliriz. Edebiyat yapmak amacıyla yola çıkılarak, özelikle yazılı Türkçe, Arpaça ve Farsça sözcüklerin istilasına uğramıştır. Bir tarafta yazılanı anlayamayan, diğer tarafta ise konuşulanı yazamayan bir kitle meydana gelmiştir. (Kendi milletine kendi diliyle seslenen halk ozanlarını bunun dışında tutalım.) Dil tek bir coğrafyaya sığdırılsın demiyorum. Düşünce ve hayallerimiz, bilim, sanat ve edebiyat dilin etkin kullanımı ölçüsünde yayılır. Benim itirazım, daha doğrusu endişem, eğitim dilimizi Türkçe olmaktan çıkarmanın getirdiği olumsuzlukların artarak çoğalmasıdır. Ve nerede duracaktır? Yoksa yabancı bir dili hor görmek kabul edilebilir mi? Elbette yabancı diller öğrenmeliyiz. Sebeplerini burada okuyan insanlara saymak son derece gereksiz olacak. Ancak ülkemizde yabancı diller öğretilmemektedir. Bu alandaki çalışmalar eksiktir ve eksik bırakılmaya devam etmektedir. Çareyi de millî eğitim dilimizi İngilizce yapmak olarak göstermekteyiz. Bunun üzerinde iyi düşünmek gerek. Türkçe isim kullanan kaç dükkân görüyorsunuz? Okullarımızda Türkçe dersini seven ne kadar öğrenci görüyorsunuz? Dilimize sahip çıkalım derken Türkçe’ye ait olmayan ne kadar sözcük varsa tasfiye edelim demiyorum ki. Çağın işleyişinin dillere etki etmesi kaçınılmazdır. Bu her zaman böyle olmuştur. Kimse Türkçe “us” sözcüğünü kullanmıyor; hepimiz Arapça kökenli “akıl” sözcüğünü kullanıyoruz. Yani diyorum ki, işi “gerçekleştirelim” demek varken “realize edelim”e vardıracak boyutlara getirmeyelim. Yoksa gitgide yozlaşmış bir dile sahip olacağız da ruhumuz duymayacak.
··1 alıntı·
144 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Mazlum Cengiz okurunun profil resmi
Bir ulusun yaşam kaynağı, varlık nedeni olan dil malesef unutuluyor, çevresel faktörlerle unutturuluyor. İletişimi amaçsızcsa teknoloji kullanımıyla yitiriyoruz..Çok kötü...
Neşe okurunun profil resmi
Hâlâ mücadele ediyorum, etmeliyiz. Elimizden geleni yapmalıyız. Ne kurtarsak kârdır. Çünkü tamamen geri dönüş mümkün değil. Yolun o kısmını çoktan geçtik.
Mazlum Cengiz okurunun profil resmi
Bence tabana inmek lazım eğitimin ilkokul dönemine o müfredat denilen çöplüğe, çocuklarımız okumaktan, yazmaktan, konuşmaktan soğumuş durumda .
hiç yok okurunun profil resmi
Bahtlı ve encümen Farsçadan; hitabet Arapçadan. Dil konusunda toplumu bilinçlendirmek istemişsiniz ama bunu yabancı dil kökenli kelimeler yerine başka bir yabancı dil kökenli kelime önererek yapmışsınız. Yanılıyor muyum?
1 önceki yanıtı göster
Neşe okurunun profil resmi
Numan, yorumlar içinde arada kaynamış, size özel cevap niteliğinde ekleyeyim. Merih de buradan okursa belki ona da kendimi anlatmış olurum.😊 İletiye ilgi gösteren ve yorum yapan arkadaşlara toplu bir cevap niteliğinde olması için yazayım dedim. Ana dil konusunda her alanda çelişkilerle doluyuz. Yazı dilinden bir örnek vereyim: Birçok resmî belgede, basında saat ile dakikanın arasına iki nokta konuluyor. Oysa sınavlarda bunu yazım yanlışı kabul ediyoruz. Yani, söylediğimiz başka, uyguladığımız başka. Türkçe en eski yazılı metinlere sahip bir dildir. Ural ve Altay dilleri arasında en eski yazı dilidir. Geçilen tarih dönemleri ve kültürel etkileşim nedeniyle değişime uğramış olması elbette kaçınılmazdır. Anadolu Türkçesi’nin Orta Çağ’da Arapça ve Farsça’dan etkilenmesini buna örnek verebiliriz. Edebiyat yapmak amacıyla yola çıkılarak, özelikle yazılı Türkçe, Arpaça ve Farsça sözcüklerin istilasına uğramıştır. Bir tarafta yazılanı anlayamayan, diğer tarafta ise konuşulanı yazamayan bir kitle meydana gelmiştir. (Kendi milletine kendi diliyle seslenen halk ozanlarını bunun dışında tutalım.) Dil tek bir coğrafyaya sığdırılsın demiyorum. Düşünce ve hayallerimiz, bilim, sanat ve edebiyat dilin etkin kullanımı ölçüsünde yayılır. Benim itirazım, daha doğrusu endişem, eğitim dilimizi Türkçe olmaktan çıkarmanın getirdiği olumsuzlukların artarak çoğalmasıdır. Ve nerede duracaktır? Yoksa yabancı bir dili hor görmek kabul edilebilir mi? Elbette yabancı diller öğrenmeliyiz. Sebeplerini burada okuyan insanlara saymak son derece gereksiz olacak. Ancak ülkemizde yabancı diller öğretilmemektedir. Bu alandaki çalışmalar eksiktir ve eksik bırakılmaya devam etmektedir. Çareyi de millî eğitim dilimizi İngilizce yapmak olarak göstermekteyiz. Bunun üzerinde iyi düşünmek gerek. Türkçe isim kullanan kaç dükkân görüyorsunuz? Okullarımızda Türkçe dersini seven ne kadar öğrenci görüyorsunuz? Dilimize sahip çıkalım derken Türkçe’ye ait olmayan ne kadar sözcük varsa tasfiye edelim demiyorum ki. Çağın işleyişinin dillere etki etmesi kaçınılmazdır. Bu her zaman böyle olmuştur. Kimse Türkçe “us” sözcüğünü kullanmıyor; hepimiz Arapça kökenli “akıl” sözcüğünü kullanıyoruz. Yani diyorum ki, işi “gerçekleştirelim” demek varken “realize edelim”e vardıracak boyutlara getirmeyelim. Yoksa gitgide yozlaşmış bir dile sahip olacağız da ruhumuz duymayacak.
4 sonraki yanıtı göster
Mazlum Cengiz okurunun profil resmi
1 ve 2 diyelim mi? Sizin düşünceniz?
Neşe okurunun profil resmi
İkinci evrenin sonlarına yaklaştık. Neden derseniz, o kadar dikkat ettiğim hâlde kendimi iletide örneğini verdiğim sözcükleri kullanırken buluyorum ve endişe etmeden duramıyorum.
Mazlum Cengiz okurunun profil resmi
Bu sabah bir kahve tadında oldu.. Bu konu uzar gider ama tadı damağında kalır insanın.. Teşekkürler. Bu tür konular gün ışığına çıksın ve sürekli konuşulsun. Konuşuldukça atalet yok olur....Umutlu günler dilerim.
Mazlum Cengiz okurunun profil resmi
Dil bilinci uyandırabilir ama köreltedebilir de diyebiliriz.
17 öğeden 11 ile 17 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.