Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

440 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Zamanların En İyisi, Zamanların En Kötüsü
Charles Dickens’ın yazdığı Büyük Umutlar okuma alışkanlığı kazanmamda büyük etkiye sahiptir. Kitabı elime almış ve bitirene kadar zor bırakmıştım. O zamana kadar eğlenceyi sadece dışarıda top oynamak olarak bilen benin için evde de güzel zaman geçirilebileceğini kanıtlamıştı bana bu kitap. Yıllar yıllar sonra elime tekrar bir Dickens kitabı aldım. Ya zaman ilerledi ya Dickens’ın romantik dilinin etkisinde kalacak yaşı geride bıraktık ya hayatta çok şey gördük geçirdik ama artık Dickens kitapları beni o zamanki kadar etkilemediğini anladım. Veya İki Şehrin Hikayesi Büyük Umutlar kadar başarılı bir eser değil, tüm zamanların en çok satan romanı olmasına rağmen. Dickens bizi gene Yeniçağın bittiği Yakınçağın başladığı bir döneme götürüyor. Aslında kitabın giriş cümlesi de bunun altını çizmek için yaratılmış belli ki: Zamanların en iyisi, zamanların en kötüsüydü (hangi tarafta yer aldığınıza göre değişen bir durum). Fransa artık kaynayan kazan, büyük sosyal olaylar kapıda…Burjuvazi ve insan yerine bile konmayan alt tabaka soylulara karşı intikam hissiyle dolup taşmıştır ve bir gün ayaklanma başlar. Artık öldürülenlerin öldürme, ezilenlerin ezme vakti gelmiştir. Tüm güç odağı değişiklikleri gibi bu devrim de çok kanlı bir şekilde cereyan etmişti. Giyotinin masum ya da suçlu demeden kafa uçuruyordu. Soylu bir aile ile en ufak bir temasta bulunmak bile ölüm sebebiydi. Slogan aslında her şeyi ifade ediyordu; özgürlük, eşitlik, kardeşlik ya da ölüm. Burada ölüm soylulara ve kraliyet ailesi mensuplarına düşüyordu. İşte bu kaosun ortasında kalan Doktor Manette, Lucie, Darnay ve Bay Lorry’nin hikayesini aktarıyor bize. Bir de cumhuriyetçiler var tabi hikayenin içinde, Madam Defarge gibi. Ama pek insan canlısı şeklinde tarif edilmemişler kitapta. Merhametsizlik, acımasızlık hayat felsefeleri olmuş gibi. Aslında kitabın sorguladığı bir soru da bu; intikam ne derece merhametsizliği kaldırır? Dickens hikayeyi Londra ve Paris üzerinden anlatsa da genel olarak Paris’te geçmekte kitap. Ama bu iki şehir ve insanları arasında bir karşılaştırma da yapıyor Dickens. Çok da objektif değil bu karşılaştırmayı yaparken. Zira İngilizler Fransızlara göre çok daha medenidir, ileridir gibi bir sonuca ulaşabiliyorsunuz okurken. Dickens’a göre tüm Fransızlar soylu olsun köylü olsun ya da burjuva olsun fark etmeksizin tamamı vahşi ve gözünü kan bürümüş bir millet. Kitabı okurken Victor Hugo’nun Sefiller’i sık sık aklıma geldi. Kanımca Dickens Sefiller’den oldukça etkilenmiş bir yazar. Hikaye ile beraber kullandıkları romantik dil birbirine çok yakın. Dickens Fransız İhtilalini sanki kendi gözleriyle görmüş gibi aktarmış ancak 1812 doğumlu Dickens’ın 1799’da sonuçlanan Fransız İhtilalini görmesine imkan yok. Anlatılanlardan ya da okuduklarından çok etkilenerek bu kitabı kaleme aldığını düşünüyorum. Son sözüm de Alfa Yayınevine. Genel olarak beğendiğimi bir yayınevi olmasına rağmen bu kitabı özenli hazırlayamamışlar maalesef. Kelime hataları, imla hataları bolca var kitapta. Umarım bundan sonra basacakları kitaplarda daha dikkatli olurlar.
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Alfa Yayıncılık · 201958,5bin okunma
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.