1828 yılının mayıs ayında, Nürnberg şehrinin ıssız sokaklarında, dengesini muhafaza etmek için iki yana açtığı kolları ve uçlarını birbirine döndürdüğü ayaklarıyla zar zor yürüyen, belli belirsiz bir iki cümle dışında konuşma yetisi olmayan, ebleh bakışlı genç bir oğlan belirir. Kendisini fark eden kundura tamircisi, oğlanın bir caddeyi aradığını sanarak ona gideceği yere kadar refakat etmeye karar verir. Yolda, genç oğlan cebinden bir mektup çıkarır ve kundura tamircisine uzatır. Mektup “dördüncü müfreze komutanına” iletilmek üzere yazılmıştır. Kunduracı, bu şahsın kim olduğunu bilmediğinden, rotayı polis karakoluna çevirir. Kaspar Hauser’in bugün hemen herkese az çok tanıdık gelen olağandışı öyküsü böylelikle bilinirlik kazanır.
Koynundaki birkaç mektupta, geçmişine dair birkaç ipucu dışında hiçbir şey olmayan Kaspar Hauser. Kimileri onun, bir grandükün gayrimeşru çocuğu olduğunu iddia etti ancak bu iddia hiçbir zaman ispatlanamadı. O güne kadar bir hücrede(muhtemelen) tutulması, konuşma becerisinin gelişmesini engellemişti ve bu yüzden kendisi de geçmişini aydınlatamıyordu. Bir süre halka açık bir kulede tutuldu. Birkaç isim ve sonrasında bir kont bakımını üstlendi. Konuşma ve el-kol becerileri gelişti ancak hiçbir zaman yaşıtları gibi olamadı. Seviliyordu, hep ilgi odağıydı ama bütün o kalabalıklarda yalnızdı yine de. 1833’te henüz 21 yaşındayken faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Mezar taşına şunlar yazıldı:
“Burada, zamanının bilmecesi olan Kaspar Hauser yatıyor. Doğumu bilinmiyordu, ölümü gizemliydi. 1833”
Not: Kaspar Hauser ismini
Middlesex kitabını okurken gördüm. Okuma listemde olan