Gönderi

1953 darbesi derin ve kalıcı bir miras bıraktı. Şah, Musaddık'ı yok etmişti, ama onun -birçok yönden diğer büyük çağdaş ulusal kahramanları, Gandhi, Nâsır ve Sukarno'yu andıran gizemli gücü bir daha onun yakasına bırakmayacaktı. Darbe, monarşinin meşruiyetini ciddi anlamda sarsmıştı, hele de cumhuriyetçiliğin alıp başını gittiği bir çağda. Bu darbe şahı İngilizlerle, Anglo İranian Oil Company ile ve emperyalist güçlerle özdeşleştirmişti. Aynı zamanda ordu da aynı emperyalist güçlerle, özellikle CIA ve Mİ6 ile bir tutulmaktaydı. Amerikalılar da Britanya'nın fırçasıyla karalanmıştı; İranlıların gözünde başlıca emperyalist güç artık yalnızca Britanya değildi, onunla işbirliği yapan Amerika da düşmandı şimdi. Darbe, Ulusal Cephe'yi ve Tudeh Partisi'ni mahvetmişti. İkisi de toplu tutuklanmalar, örgütlerinin yıkılması, hatta liderlerinin idam edilmesiyle karşı karşıyaydı. Bu yıkım, sonunda dinci hareketin doğmasına zemin oluşturdu. Diğer bir deyişle, darbe, milliyetçilik, sosyalizm ve liberalizmin yerine İslam “köktendinciliğinin” konmasına yardım etmişti. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, tarafsızlık ve sosyalizm çağında Pehlevi monarşisi ayrılmaz ve kaçınılmaz bir biçimde emperyalizm, çokuluslu kapitalizm ve Batı'yla yakınlaşma anlamına geliyordu. Nitekim 1979 devriminin asıl köklerinin 1953 yılına uzandığı pekâlâ savunulabilir.
Sayfa 161Kitabı okudu
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.