Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Doğan Cüceloğlu bir kitap yazmaya karar verdiği zaman sosyal medya hesabından takipçilerine okurlarına karar verdiği konulara neleri eklemesini istediğimizi sorardı. Kitap yayımlandıktan sonra ise kitabı nasıl bulduğumuzu, kimlere onerebilecegimizi, hangi konularda farkındalık kazandırdığını sorar ona yazmamızı isterdi bende her zaman ona yazmak fikirlerimi iletmek isterdim, ancak bazen cesaret edemedim, bazen isteksizlik oldu, bazen erteledim, bazen hiç sebebim yoktu yazamadim. Son kitabı olan 'Var misin?' İle ilgili de aynı paylaşımı yaptı. Bu sefer ona yazacaktım hemen mail yazmaya başladım ve ona şu maili yazdım Sevgili Doğan Cüceloğlu, Kitaplarınızı ilgiyle, merakla bekleyen, kitaplarınızdan, bilgi birikiminizden, hayat tecrübenizden maksimum düzeyde faydalanmaya çalışan genç bir meslektaşınızım. Şu an son kitabınız olan Kendini Keşfetmeye Zorluklarla Başa Çıkmaya Var Mısın? kitabınızı okumaktayım. Kitabınızda o kadar değerli bilgiler var ki ruh sağlığı alanında çalışan bir çok insan için de çok dolu bir kaynak olmuş. Her insan hayatında bazen bir noktada bazen de bir çok konuda sorunlar yaşayabiliyor ve kendini bulma arayışına girebiliyor. Kitap hem özel sorun alanlarına hitap ediyor hemde genel sorun alanlarına. Bir gözlem görüşme sürecinde sadece bir bölümden yararlanarak bile bireye bu anlamda psikoegitim verilebilir diye düşünüyorum. Zaten kendini keşfetmek, kendini tanımak isteyecek her danisanima kesinlikle tavsiye edeceğim ve görüşmelerimde kullanacağım bir kitap.  Kitabı okurken çalıştığım kurumda yaşadığım bir olayın da etkisiyle şöyle düşündüm, toplumumuzda eğitim konusunda sizin de belirttiğiniz gibi eksiklerimiz var. Bireyler sadece meslek sahibi olmayı, para kazanmayı, onemsemekte ve sorunları kaçarak çözmeyi öğrenmiş durumdalar. Hani kitapta hep bahsediyorsunuz lise eğitiminde, üniversite eğitiminde hayattan dersler verilmeli. Buna kesinlikle katılıyorum. Teorik bilgilerle yetişen bizler bir mesleği yapmak için sadece teorik bilgiler öğreniyoruz. Ama o mesleğin gerektirdigi değerleri  bu mesleğin kişiye uygun olup olmadığını öğrenmiyoruz. Bir mesleği icra ederken yeterince sorumlu bir bireymisin, vicdanlı mısın, empati yapabiliyor musun bunların eğitimini hiç almadan mezun oluyoruz. Yahut evlenirken çoğunlukla büyüklerimiz bize 'bak onu iyice tanı, bir insanı sen kendi çabanla değiştiremezsin, senin evlilikten eşinden beklentilerin ne ' diye hiç akıl vermezler. Evlendikten sonra verecekleri akil' Düzelir , geçer , her erkek böyledir ya da her kadın böyledir' diyerek sevgi, anlayış, ilgi beklediğimizin tek derdimizin Sabahattin Ali'nin dediği gibi yemek içmek koynuna birini alıp yatmak olmadığının farkına varmazlar. Çünkü onlara da farkındalık kazandıran kimseler olmadı. Yıllarca bu mesleğin içindesiniz bireyi hasta eden toplumu iyileştirmemiz gerektiğinin farkındasınız. Danışanlarimin çoğu eşinin, kayınvalidesinin, patronunun, annesinin, babasının hasta ettiği insanlar. sorunlarını kabul etmeyen insanlarla karşı karşıyalar.  Bizim bu sorunlarını kabul etmeyen, etmediği için görüşmeye gelmeyen, kendini yeterli bulduğu için kendi gelişimine katkı sağlamayan bireyler için bir şeyler yapmamız lazım bunun farkındayım. Bu sorunlarını kabul etmeyen insanlar devam ettikçe sağlıklı insanlar hasta olmaya devam edecek. Bir yönetici , bir öğretmen , bir anne, bir baba, bir eş yuzunden bir çok sağlıklı insan sağlığından oluyor, bu nedenle mesleğimi çok önemsiyorum ve çok severek yapiyorum. Bahsettiğim bir çok konuda kitaplarınız olduğunu biliyorum : Geliştiren Anne Baba, Mış gibi Yetişkinler, Evlenden Önce, Öğretmenim Bir Bakar Mısın? Bir sağlık çalışanı olarak İlçe Devlet Hastanesi'nde danışanlarima hizmet veriyorum. Zor bir dönemden geçiyoruz ülke olarak. Ülkemizde çalışan bir kesim var, ve çalışılan kurumlarda bir çok sıkıntıyla karşılaşılabiliyor. Fazla iş yükü, anlaşılamama, takdir görmeme, tükenmişlik... Yaşadığımız bazı olaylardan ve son zamanlarda çıkan haberlerden  dolayı şöyle dusundum: Keşke dedim Doğan Cüceloğlu'nun bir tane de Yöneticilere İdarecilere yönelik bir kitabı olsaydı...Sabah şöyle bir yazı yazdım bilmem katılır mısınız : Herşeyi yaptığında herkes senden memnun. Ama bir şeye hayır dediğinde o herşeyin hiç önemi değeri kalmıyor. İşte bu yüzden iyi bir idareci olamıyorsunuz.  Ben sadece bir danisani anlamak ona yardımcı olabilmek için en az iki kitap okuyorum, literatür tarıyorum, bircok makale okuyorum aynı sorunu yaşayan kişilerin varsa çevremde fikrini alıyorum, film varsa film izliyorum ama yinede yorum yapmadan önce dinliyorum konusmuyorum. Sen bir kurumu idare etmek, bir çok insandan sorumlu olmak, onlar adına karar verebilmek yetkisini hakkıyla yerine getirebilmek, iletişimini güçlendirebilmek, konuşmadan önce dinlemeyi öğrenmek için ne yapıyorsun??? Gerçekten merak ediyorum. Beni idare eden insanın kaç kitap okuduğunu bunların hangileri olduğunu , hangi filmleri izlediğini, hayattaki problemlerle baş etme becerilerinin ne olduğunu merak ediyorum, idareci olabilmek için hangi seminerlere katıldığını kendini geliştirmek için ne yaptığını, bir çok insanın sorumluluğunu alabilme gücünü ve motivasyonunu nereden sağladığıni merak ediyorum ve bunu sormanin her çalışanın hakkı oldugunu düşünüyorum. Her kurumda bu yönde bir konferans olmalı çalışanlar kendilerini idare eden kişilere bu soruları ve hatta daha fazlasını sorması gerektiğini düşünüyorum... Hayatında bir kitabı dahi bitirmemiş, kendi bireysel sorunlarını cozememiş, herşeyi bildiğini zanneden, dinlemeden yorum yapan, olaylara çoklu açılardan bakamayan kişilerin bu halleriyle idareci olmasını uygun bulmuyorum. Önce bir danışmanlık almalarını hayatın anlamını kesfetmelerini, insanlara rütbe ve maaş olarak bakmayıp insan olarak bakmayı, yüze değil öze hitap etmelerini, zorluklarla problemlerle baş edebilmeyi öğrenmelerini, dinlemeyi öğrenmelerini, geçici basit çözümler değil, köklü kalıcı çözümler üretebilmeyi, mesleklerini severek yapıp yapmadıklarını sorgulamalarını, kendilerini nasıl gelistirecekleri yönünde somut adımlar atmayı öğrenmelerini uygun buluyorum. Ama kendini mükemmel gören, sadece olumlu eleştirilere kucak açan, çalışanlarının hepsine empati değil, sadece bir kısmına sempati besleyen insanlar buna ihtiyacı olmadıklarını söyleyeceklerdir. Zaten bu kişiler idareci olamaz: YÖNETİCİ, EMREDİCİ, BUYURUCU olur... Psikolog Fadime Ekici  Her şeyin başı insan olmakla, insanı insan olarak kabul etmekle başlıyor sizinde dediğiniz gibi. İdareci de olsan, eş de olsan, çalışan da olsan, anne de olsan baba da olsan , kayınvalide olsan, gelin olsan, çocuk olsan... Ne olursan ol önce kendini keşfetmen kendini tanıman gerekiyor, değerlerinin farkında olman, insan değerlerine saygılı olmayı öğrenmen gerekiyor,  kendini tanımayı öğrenince karşıdaki insanı tanıman o kadar kolaylaşıyor. Kitabınız her danisanim, her tanıdığım için öneri kitaplar arasındadır elinize, kaleminize, sağlık.  Bu maili attığimda 16/02/2021 saat 14:15'di. Ama nasıl heyecanlıyım. Sürekli gelen kutumu kontrol ediyorum bana ne yazacak acaba mailimi alacak mı ? Ama mailimi alamadı. Akşam onun aramızdan ayrıldığını öğrendim. Bana hayattan ayrılırken bir ders daha vermiş oldu: İsteklerimi ertelememem gerektiğini... Kendine de bir yer buldu : Dünyadan uzak youtu.be/5z-j3_J30rg
Var mısın?
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202126,9bin okunma
··
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.