Atalarımın uygarlığına hep çok bağlılık duydum, yeniden doğmasını, gelişmesini, zenginleşmesini, ışıltısına, büyüklüğüne, cömertliğine, yaratıcılığına kavuşup tüm insanlığın bir kez daha gözlerini kamaştırmasını umutla bekledim. Ömrümün günbatımında onun güzergâhını sıkıntı, hüzün, başıboş sürüklenme, felaket, gerileme, batma, yok olma gibi kelimelerle betimleyeceğim asla aklıma gelmezdi.
Ama gözlerimizin önüne serilen bu viran manzara başka nasıl nitelenebilir? Parçalanan bu ülkeler, köklerinden sökülen bu binlerce yıllık topluluklar, tahrip edilen bu soylu kalıntılar, delik deşik edilmiş bu kentler ve gezegenin geri kalanı bir tek karesini bile kaçırmasın diye usulüne uygun şekilde filme çekilip yayımlanan bu anlatılmaz vahşet seli -recmler, kafa kesmeler, uzuv kesmeler, çarmıha germeler, linçler- başka nasıl nitelenebilir?