Gönderi

Mesele sadece araçların meşruiyeti değildir. Amacın hikmeti de bu tefekkür ameliyesinin bir parçasıdır. Evden iş yerine neden gittiğimin de bir amacı ve anlamı olmalıdır. İş yerine çalışmak için mi yoksa birisine fenalık yapmak için mi gidiyorum? Uzay mekiğini insanların hayatını kolaylaştırmak için mi yoksa güdümlü füzelerle onları bombalamak için mi üretiyorum? Bu büyük soruların cevabını yani yaptığım işin hesabını vermeden araç-amaç tutarlılığına dayalı olarak yapacağım her rasyonalite tanımı, beni erdeme, kurtuluşa ve mutluluğa değil, zulme, karanlığa ve felakete sürükleyecektir. Bu, aynı anda hem bireysel hem de kolektif bir felakettir. Zira her şeyin iç içe geçtiği bir çağda, hiçbirimiz “benim kendi düşüncem” diyerek işin içinde sıyrılamayız. Tefekkür, her şeyden önce bireyin kendi adına ve dünya için sorumluluk almasını ifade eder. Bu sorumluluk bilinci olmadan hiçbir düşünce ameliyesi zihinsel jimnastiğin ve kurnazlığın ötesine geçemez.
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.