“Seni düşününce simsiyah olurum
Unuturum hangi kayada kaç kekliğin öttüğünü.
Cebelitarık gibi uzakmış gözlerin,
Şimdi içimdeki buzla avunurum.
Göklerin ateşi söndü sen gidince
Artık adını hangi taşa yazsam efkarım geçmez.
Ateş kendi yasasıyla yakarken bedenimi
Saymadım kaç kerem geçti sahradan
Seni düşününce kırşehir olurum
Bozkırın üstünde eserken rüzgar…”