Bu eserde yazar, felsefesini henüz tanıştığım alışılmadık anlatış biçimiyle ortak sorunlarımız üzerinden kısa öykülerle aktarıyor. Hal böyle olunca eser ne kadar ağır olursa olsun bir şeyler hissettiriyor ama akıcı olmayan bir şekilde. Yazarın analizci olduğunu söyleyebilirim ama bu analizi açık bir şekilde yapmıyor. Görünen katmandaki cümleleri, saklı katmandaki özü anlatmak için öze pek de yakın olmayan bir şekilde yazmış, peki öyleyse nasıl anlaşılıyor? Mesele de orda işte, yazarın anlatmak istediği özün dışında farklı hislere de sürükleyebilen bir eser ki felsefi bir eser, herkes farklı anlayabilir veya anlamayabilir. Bu yüzden de eser hakkında net bir inceleme yazmak zorlaşıyor ama ana temalarda sevgisizlik, özgürlük, yalnızlık, din, suç, hüküm, emek ve sanat işleniyor diyebilirim. Tüm öyküleri doyurucu bir şekilde anladım diyemem ama en çok anladığımı düşündüğüm ve hoşuma giden Jonas ya da Resim Yapan Ressam öyküsü oldu.