Gönderi

Etnik Bölüşme
N. Kemal'e göre Osmanlı vatanında yaşayan herkes vatandaştır. Dini ve dili ne olursa olsun. Buna “ittihad-ı anasır” (unsurların birliği) denirdi. Osmanlı ulusçuluğu da diyebiliriz. Cumhuriyet döneminde bu anlayış kimilerince alay konusu olmuştur. Oysa alay edilecek bir yanı yoktur. İsviçre'de 3 (hatta 4) dil konuşulmaktadır. Almanca konuşan kantonlar (iller) Almanya ve Avusturya'ya, Fransızca konuşan kantonlar Fransa'ya, İtalyanca konuşan kantonlar İtalya'ya bitişiktir. Ama bir İsviçre ulusu vardır, herkes bunu kabul eder. Bildiğim kadarıyla çılgın Hitler bile İsviçre'nin Almanca konuşan kantonlarını “kurtarmak”, ilhak etmekten söz etmemiştir. Diğer bir örnek Belçika'dır. Demek ki ulus, ulusçuluk olayı dil, din, ülke ile çok da ilgisi olmayan, kafalardaki bir olaydır. Bir insan X ulusundan olduğunu düşünüyorsa, o ulusa bağlıysa, onun X'çe konuşmaması, o ülkenin dininden olmaması çok da önemli değildir. İngiliz tarihçisi A. J. P. Taylor, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorluklarının karışık etnik yapıları yüzünden değil, I. Dünya Savaşı'nda yenildikleri için dagıldıklarını söylüyor. Bu, üzerinde durulması gereken bir düşüncedir.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları | (23. Basım) Eylül 2017, İstanbul.Kitabı okuyor
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.