Gönderi

245 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Efrasiyab'ın Hazinesine Yolculuk: Ölüm
Epey zamandır inceleme yapmıyordum ama bu kitabı birkaç gün önce bitirmiş olmama rağmen aklımı hâlâ kurcalamakta olduğu için böyle bir gerek duyuyorum şimdi. Okuduğum ilk İhsan Oktay Anar kitabı oldu Efrasiyab'ın Hikâyeleri. Beklentisiz -hatta isteksizce- kapağını açtığım bu kitabın bendeki tesiri çok büyük oldu. Mizahi bir eleştirel tutum,
Efrasiyab'ın Hikayeleri
Efrasiyab'ın Hikayeleriİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20185.5k okunma
·
72 views
Fëanor okurunun profil resmi
Ben de yakın zamanda İhsan Oktay Anar'ı okumayı düşünüyorum, umarım bunu icraate çevirebilirim. Açıkçası ''ölüm''ün fantastik ögelerle sunulması bana çekici geldi, sizin incelemenizde de yazdıklarınızdan kitapta sizi etkileyen birçok yerin olduğunu sezinledim; kitabın tesirinin büyük olması gayet güzel bir şey. ''Ölüm, eşitsizliklerimizi eşit hale getiren,'' der Petrarca ve, onun da dediği gibi, şüphesiz ''ölüm'' insanların tamamen eşit olduğu yegâne şeydir. ''Ya ölmek, bir bilinmeyene gitmek, / Soğuk bir ceset olup kara toprakta yatmak ve çürümek? / O duyarlı sıcak hareket donar, bir çamur haline gelir; / O hayattan haz duyan can ateşli sellere kapılıp kavrulur / Ya da buz tutmuş, üşütücü kaburga yığınlarının üstüne savrulur. / Görünmeyen fırtınalarda hapsolursun / Ve dinmeyen bir şiddetle dünyanın boşluğuna savrulursun. / Daha da kötüsü şu dizginlenemeyen kuşku dolu düşünceler / Dehşet verici. / Şu dünyadaki en aşağılık yaşam bile, / Açlık, yaşlılık, hastalık, ıstırap ve mahpusluk, / Ölüm korkusu karşısında bir cennet sayılabilir,'' der Shakespeare ve biz belki de, hiçbir zaman, gerçekten de ölümden korkmayız. Belki de ''gerçekten'' ölüm korkusunu iliklerimize kadar hissedince hayatın gerçek değerini anlarız; ne de olsa insanoğlu nankör bir varlıktır, bir şeyi kaybedince hemen o şeyin peşine koyulur. Ama bazen ölümü arzulasak da, hiçbir zaman gerçekten ölümü istemeyiz. Belki size de olmuştur, insan ölümü arzular ama, ölümü düşününce tir tir titrer, haline şükreder, Shakespeare, bu konuyu Kral Lear'de çok hoş özetlemiştir: "Hayat o kadar tatlı ki / Her an ölüm acısıyla bin kez ölürüz de / Göze alamayız hemen ölmeyi." Fakat her ne olursa olsun, bence, ölümün baskısı altında çok fazla kalmamalıyız, az veya çok, hayatın tadına varabilmeyiz. Yeri gelince bir piknikten, yeri gelince bir kitaptan, yeri gelince de bir diziden tat alabilmeliyiz. Ki artık, bu teknoloji çağında, istesek bile ölümün baskısı altında kalamıyoruz, bazen düşünmüyoruz bile, maalesef... Biraz uzattım kusuruma bakmayın, elinize, zihninize, kaleminize sağlık, siz bol bol yazın, ben okurum, teşekkür ediyorum size kendi adıma. :))
Amine okurunun profil resmi
Bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim, Shakespeare'den yaptığınız şu alıntı özellikle hoşuma gitti: “Görünmeyen fırtınalarda hapsolursun / Ve dinmeyen bir şiddetle dünyanın boşluğuna savrulursun.” Gerçekten ölümün güzel bir tasviri (ya da ölüme dair korkularımızın). Ölümü de kararınca düşünmek lazım... Doğru söylüyorsunuz. Ve fantastik ögeleri seviyorsanız bu kitabı özellikle size öneririm. Daha çok inceleme yazmaya çalışacağım, bu sınav stresi neler aldı götürdü benden haddi hesabı yok... Ve lütfen hep uzatın:D, iyi okumalar!!!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.