İnsan boğulduğunu hakiki bir nefes almadan hissedemiyor.
Ayşe Şasa, Fransız mürebbiyelerin tedrisinde, ruhun en hayati besini olan anne ve baba sevgisinden mahrum olmanın, fıtratın enfüsi ihtiyaçlarını ne denli güçlü bir hezimete uğrattığını, âdeta cinnetin uçlarında hissetmiş. 25 yıl, Allah'ın tevfiğine açılan kapının ardında, bir çilehanedeymiş gibi, ruhun tene zulmüne sabretmek, vücudunda çıkan habis bir yaraymış gibi, onu bir ömür miktarınca taşımak...
Ayşe Şasa'yı tanıdıktan seneler sonra İbn Arabi'nin Füsus'unu okudum. Bütün Fass'larında bir derinliğin daha ipliği çözülüyor, her Fass'ında kuyunun suyu bir nefes daha yükseliyor, her Fass'ında içinden konuşan gölgelerin sesi uzaklaşıyor, her Fass'ında Hz.İbrahim'in ateşiyle arınmak, Hz.Nuh'un sularında durulmak, Hz.Yusuf'un sabrında soluklanmak ve Hz.Muhammed (s.a.s) Efendimiz'in ahlâkıyla doğrulmak, hasılı cinnetini cennete çevirmek mümkün...Yeter ki kâlbinle oku, kâlbinle duy, kâlbinle idrâk et...
İncelemenizi keyifle okudum Hatice Hocam, yüreğiniz elem görmesin. 🌹☘️