Şişli'deki evimde yeni vaziyeti mulahaza ediyordum. İstanbul sokakları itilaf devletlerinin süngülü askerleriyle dolmuştu. Boğaziçi, toplarını sağa sola çeviren düşman zırhlılarıyla, lacivert sularını göstermeyecek kadar örtülüydü. Koskoca İstanbul ve koskoca İstanbul' un yüzbinlerce halkı sesleri kısılmış haldeydi. İstanbul ufuklarında yükselen şeyler, yalnız düşman sesleri, düşman hakaretleri, düşman bayrak ve süngüleriydi. Şayanı hayrettir. Artık adi bir mendil altında çiğnenen bu muhitte hala bir saltanat, bir hükümet, bir varlık farzedenler vardı.