Her cenaze evinde, ölenin giysileri ortaya konulur ve bir hafta-on gün o giysiler kadınların toplandığı odanın ortasında durur, gelenler de âdetten, kafalarını giysilere gömerek ağlardı. Afık’ın, ölürken üzerinde bulunan çiçekli eski şalvarıyla eski gömleği dışında bir şeyinin olmadığını gördü İsaf. Sesini etmeden, yutkunup, gözünün yaşını tülbentiyle silip, hızla eve yollandı. Hediye gelen kumaş, kızlığından kalma çeyiz, birkaç parça kanaviçenin olduğu tahta sandığı açıp, üç metrelik çiçekli pazeni aldığı gibi hızla dikiş makinesine yöneldi. Makasla hızlı bir şalvar biçip, ayakla çevrilen makinenin başına oturdu. Kimseye haber etmeden dikti. Bir şalvar yetmezdi. Yazıda yabanda giyinmek için kenara atılmış bir gömlek bulup, evdeki üç-beş parça elbiseyi de araya katıp, bir telise gizleyip doğru Afık’ın evine gitti.