İsmiyle müsemma mı derler, öyle bir kitap. Birçoklarımızın öyle kabul ettiğinin aksine günümüzde en gelişmiş, en üstün medeniyetin, her şeyin kendinden doğduğu, herkesin kendini takip ve taklit ettiği, çünkü her şeyin en iyi, gelişmiş ve doğrusunun onlara ait olduğu Batı Medeniyeti algısının ardında, bu algıyı ekonomik hırslar çevresinde nasıl oluşturdukları ve kültürel değil silah üstünlükleriyle alt ettikleri birbirinden değerli ve soylu belki adını dahi bilmediğimiz medeniyetler de olmak üzere birçok yönüyle insan ruhunu üst düzeye taşıyan yapıtlar, sanat eserleri, müzikler, resimler üretmiş olan, bugün gözümüze, gönlümüze hitap eden her ne varsa aslında bunların tümüne yakınının böyle özel medeniyetlerden kalma miraslar olduğunu aktarıyor yazar. İnsanın geliştikçe, aklını kullanmayı ruhunu beslemenin önüne geçirdikçe ilahi özünü nasıl yitirdiğinden, tabiata üstün olduğunu kanıtlama çabası ile kendi kuyusunu nasıl kazdığından, üstün yanları silahları olamadığı için ezilmiş, yok edilmiş soylu medeniyetlerin o hikmet anlayışını nasıl kaybettiğimizden bahsediyor ve ekliyor: Ne denli yok edilmiş görünseler de hala o medeniyetlerden izler aramızda ve bu ipini koparmış giden pozitivist anlayış bizleri tamamen yok etmeden evvel, hırslarımızı ve kibrimizi bir yana bırakıp her bir bireyin, her toplumun birbirinden bir şeyler almaya ve vermeye mertçe açık olabilmesiyle, bir medeniyetler diyaloğu kurulabilirse o efsaneler, destanlar gibi anlatılan insanı insan yapan ruhî melekelerini geliştirmiş olma noktasına yeniden dönülebileceği ümidini aşılayarak bitiriyor cümlelerini yazarımız. Kitabın başlarında, yazım düzenine alışmakta biraz zorlandım ve sıkıcı geldi ancak devamında iyi ki okumuşum dedirten bir noktaya döndü. Umarım o ümit kitabı okuyan herkesin yüreğinde filizlenir ve bizler yeniden doğarız küllerimizden. Keyifli okumalar.

İnsanlığın Medeniyet DestanıRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 20181,537 okunma

··

887 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.