Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Esra

Zaman akılların künhünü idrakten aciz kaldığı bir mucizedir. Biz zamanı sadece varlık aleminde bıraktığı izlerden bilmekteyiz. Belki de ebediliğin ve faniliğin sırrı onun içindedir. Bu sırrı da zamanın aşikar ve kapalı yönlerini tam olarak kuşatmış olan bilir.
Reklam
İbrahim Suresi
24. Görmedin mi! Allah nasıl bir benzetme yaptı: (Tevhid ve şehadet olarak)[5] güzel söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. (Bu âyet-i kerîmede geçen “güzel söz”ü Allahu Teâlâ, bizim anlamamız için, kökü sağlam, sabit, yıkılmayan, kurumayan, dalları yer ve gök semasını tutmuş, meyvesi güzel olan bir ağaca
Esra
Bir kitabı okumaya başladı
Zamanın Kıymeti
Zamanın KıymetiAbdulfettah Ebu Gudde
9/10 · 5,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
184 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
43 günde okudu
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan
8.7/10 · 22,8bin okunma
Çünkü zaten yalnız ve mutsuzsak bilinmeyene doğru hareket etmekle yitirecek neyimiz olabilir?
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler. Yaşamak, kendisi olabilmeyi ve yaşama etkin bir biçimde katılabilmeyi tanımlar. Bu, insanın kendi sorumluluğunu, bir başka deyişle, hayatına anlam katma sorumluluğunu içerir. Sorumluluğunu üstlenen kişi özgürdür. Özgür insan daha az korkar, onun için sevebilir!
Sayfa 161Kitabı okudu
Çağdaş dünyanın gerçekleriyle ve kendi tarihsel mirasını uzlaştırıcı bir yaşam felsefesi geliştirememiş toplumların, kronolojik yaşıyla orantılı olarak olgunlaşmış bireyler üretebilmelerini beklemek bir ütopyadır!
Sayfa 143Kitabı okudu
İnsanlar vardır, duvardaki tablo biraz çarpık dursa düzeltmeden edemez, otomobillerin plaka numaralarını izler ya da aynı anda birden fazla mektubu postaya verirse mektupları yanlış zarflara koyduğu kuşkusuna kapılırlar. Baskıcı ve cezalandırıcı bir ortamda yetişmiş olan bu tür kişiler gerçek benliklerine o denli yabancılaşmışlardır ki, derinlerde saklı olan kızgınlıklarını ancak bu yoldan denetim altında tutabilirler. Çarpık duran tablo o insanın gerçek benliğini ve bu benliğin suçluluk duygusu uyandıran eğilimlerini yansıtır. Tabloyu düzeltmek ise vicdanına, toplum normlarına ve vaktiyle ana-babası tarafından zihnine işlenmiş olan değer yargılarına boyun eğmeyi simgeler. Çarpık duran tablo dışarıya fışkırmak isteyen gerçek benliğini kışkırtıcı bir uyaran olduğundan, kişi farkına vardığı çarpıklığı düzeltmeden rahat edemez. Böyle durumlarda, kişiliğin kuralcı ve yargılayıcı bölümü, içinden geldiğince davranmak isteyen diğer bölümünü sürekli tehdit altında tutar.
Bazı insanlar, kendimizi dürüstçe yaşadığımız zaman, diğerlerinin bu "açık"tan yararlanarak bizi devirmeye çalışacakları görüşünü savunurlar. Oysa bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir.
Reklam
Bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir.
Dış dünyayı tehlikeli bir alan olarak algılama ve insanlara güvenememe sonucu geliştirilen bir diğer yalıtım mekanizmasında kişi, diğer insanlardan bağımsızlaşarak iç ve dış ihtiyaçlarının onlar tarafından etkilenmesine karşı önlem almaya çalışır. Böyle bir insan için amaç, "kendi kendine yeterli olmak" ve "kimseye muhtaç olmamak"tır. Ne var ki bu, gerçekleştirilmesi olanaksız bir amaçtır. Diğer insanlara muhtaç olmamak için çaba gösterildikçe, bilinçaltında giderek yoğunlaşan bağımlılık eğilimleri ve düşmanca duygular sonunda denetlenemez bir duruma gelebilir ve kişinin içine gömüldüğü yalnızlık sonucu ciddi uyum sorunları ortaya çıkabilir.
Duygusal dünyasını yalıtmış kişi bir insandan hoşlansa da bunu belli edecek tepkiler veremez. Getireceği acıyı çok yoğun yaşayacağından kabul edilmeme olasılığını göze alamaz. Ancak bu korkularının bilincinde olmadığı için, durumu abartılmış gurur sistemi içinde değerlendirir ve karşı taraftan bir adım atılmadıkça bir insana yaklaşmayı kendisine yakıştıramaz. Bu nedenle, çoğu kez kendisini kabul eden ya da kabul eder görünen insanlarla ilişki kurabilir. Bir diğer deyişle, incinmekten korunabilmek için seçmez, seçilir. Ne var ki, böyle birini seçen kişilerde aslında ya yücelttiği bir insana tapınma ihtiyacında olan edilgin-bağımlı, ya da kendilerini reddedilmiş hissettiklerinde tahrik olan ve ulaşılmaz bir kaleyi ele geçirerek zafer kazanacakları sanısına kapılan insanlardır. Oysa ortada ne tanrı vardır ne de kale: yalnızca korkup içine kapanmış bir insan!
Diğer insanlarla birlikteyken tedirgin olan kişi, tüm enerjisini gereksiz yere savunma amacıyla kullandığından kendisinde var olan potansiyeli de harekete geçiremez ve kapasitesinin altında bir etkinlik gösterir. Böyle bir durum insanın kendi varoluş sorumluluğunu da üstlenebilmesini engeller. Bir başka deyişle, çcocukken ana-babaya karșı geliştirilen olumsuz duyguların üstünün kapatılmasıyla başlayan süreç, insanın giderek kendisine yabancılaşmasına ve sonunda kendisi olamanın suçluluğunu yaşamasına neden olur. Varoluş suçluluğu denilen bu duygu anlamlı bir yaşamı gerçekleştirememiş olmaktan kaynaklanır.
5,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.