Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

16 syf.
·
Puan vermedi
Değil mi?
16 sayfalık bir kitap.. Okuyana bir oturum, hazmedene kötürüm. Kursakta kalan ve bir türlü inmeyen. Hakeza kitabın adı, saatler sürecek bir düşünce kapısı. Aralamak cüret, girmek mesuliyet. Derdimiz ve meselemiz daima günceldir. Sancımız kadim ve muteberdir. Meselemiz, bir medeniyet meselesidir. Mukallid zevatın hegemonyasında kıvranan bir edebiyat dönemi: Tanzimat ve sonrası. Nabızlar Paris endeksli Avrupa'ya ayarlı ve odaklı... Filibeli Ahmed Hilmi, birçokları gibi evvela Jön Türk hevasına ve heyecanına sahip. Fakat Halil Halid gibi tiksinerek ve iğrenerek istiğfar getirenlerden biri. Sürgün yıllarında yaşadığı manevi dönüşümle kendine gelen ve kendiyle hesaplaşan bir münevver. Taklit meraklısı papağan süprüntüleriyle yakından tanışık oluşu, eserindeki kalifiyenin muhteva ciddiyetini inşa etmiştir. Sözde "aydın" künyesi altında muharrirlik yapanları şöyle özetliyor Ahmed Hilmi: "öyle bir halde ki, düzgün söz söyleyebilenler kendilerini her bahiste konuşmaya kudretli hatip, biraz yazı yazanlar muharrir ve edip, üç beş kitap okuyanlar iktisat allamesi sanacaklar." Medeniyet zirvesine uzanan taşlı ve kaygan patikalardaki emniyet için gereken araçlardan ilki, fikre karşı fikirle mukabele edecek fikri olgunluktur. Böyle söylüyor Ahmed Hilmi. Ardından ekliyor; "İyi bir fen, iyi bir lisandan ibaret olduğuna göre, edebiyatı, hele fenni ve felsefi edebiyatı olmayan bir milletin terakkisi mümkün değildir." Dilin medeniyeti inşa ettiğini biliyoruz. Bilmeyenlerin de medeniyet kaygısı gütmediğini biliyoruz. Bilip de menfi tertibata girişenlerin, neye kast ettiğini de biliyoruz. Dilimizin şu haliyle, bizlere arpa boyu yol aldıramayacağına da kaniyiz. Dil bahsi üzerine bugüne değin yazılan en kapsamlı kitap olarak gördüğüm kitap, Ali Fuad Başgil'in kaleminden çıkan "Türkçe Meselesi" kitabıdır. Orada zikredilen şu iktibas, feraset timsalidir: "Dilde yok yere ihdas edilen bugünkü anarşi, en az yüz sene sürer. Yâni Türk tefekkür hayatı yüz seneden evvel yoluna girmez." Türk tefekkür tarihi henüz kemalini yakalayabilmiş değildir. Öte yandan Ahmed Hilmi'nin tirendez bir üslup ile vurguladığı "fenni ve felsefi edebiyat" kavramı, mercek altında irdelenmeye muhtaçtır. Günümüz edebiyatının didaktik kaygıları çok seyrektir. Bu seyreklik, okuyucuyla muttasıl olduğu içindir. Parnasyen kaygılarla neşredilen envai çeşit eser, enformasyon endişesinden ve felsefi derinlinden biganedir. Çehov tarzını romana tatbik etmeye çabalarcasına boş ve anlamsız romancılarımıza rağmen, şiir alanındaki iyileşim ve gelişim, bugün bizlerin en büyük tesellisidir. Ve fakat günden güne romanlara dair artan rağbet, yine bu heyecanımızı kursakta düğümlemektedir. Öykü yazarlığındaki, deneme türündeki ve şiirdeki nitelik artışı, okuyucunun kayıtsızlığına maruz kalıyor. Bugün "fenni ve felsefi edebiyat" kavramına, muharrir takımdan önce okuyucunun vukufiyet kesbetmesi gerek. *** İsmini not etmeyi unuttuğum bir zatın şu tespiti ehemmiyeti haiz bir tespittir: "Yeterince iltifat ve itibar edilmediği için bazen son derece kabiliyetli genç yazarlar, kapitalizmin tüketici yetiştiren kültür endüstrisinin şöhretli işçisi olmayı yeğlemekte, sonuç olarak 'bizim romanımızın varlığı' gecikmektedir." Yazmak çok büyük bir mesuliyet. Okumak ise birçok defa vebaldir. Measselam..
Taklitle Medeniyet Olmaz
Taklitle Medeniyet OlmazFilibeli Ahmed Hilmi · Bedir Yayınevi · 19621 okunma
··
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.