Geçenlerde bir arkadaşımla konuşuyordum. Şimdi ikinci evliliğini yaşıyor. İlk karısıyla ikinci karısı arasında çok önemli bir fark olduğunu ifade etti.
-Aradaki fark neymiş?
-Birinci karısı olayların çabucak etkisi altında kalıp, kızar veya üzülürken, ikinci karısı olaylar ne olursa olsun, mutlu olmayı başarabiliyormuş.
Nasıl başarıyormuş?
-Mutlu olmanın bir seçim olduğunu söylüyormuş.
Kocasına, “Ben mutlu olmaya kendimi adadım; bu yönde kendimi eğittim,” diyormuş.
“Karısını bana anlatırken şöyle diyor:
“Her gece yatmadan önce hayatında iyi olan, sağlıklı olan şeyleri düşünür, ve onlar için teker teker şükreder. Günün son düşünceleri, hayatında iyi olan şeylerin düşünceleridir.”
-Ne şanslı bir adam!
-Niçin yalnız adam. Bence, ne şanslı bir aile! O ailede yetişen çocukları düşün. Mutluluğun dış olaylardan çok, bizim olaylara bakış tarzımızda, olaylara verdiğimiz anlamda yattığını gözleyerek büyüyorlar.
-En önemlisi, olaylara verdikleri anlamdan sorumluluk almasını da öğreniyorlar. Bu bilinçte olan insanlar çevremde o kadar az ki!