Fransız yazar Octave Mirbeau’nun 1901 yılında gazetede yayınladığı hikayeleri bir araya getirerek oluşturduğu bir roman Bir Sinir Hastasının 21 Günü. Eser boyunca, Pireneler’de bir sanatoryumda kalan baş karakter Georges Vasseur, burada karşılaştığı tanıdıklarıyla ilgili trajikomik hikayeler anlatıyor. Başlarda sığ, kendini beğenmiş ve duyarsız burjuvazinin eleştirisi gibi dursa da hikayeler ilerledikçe çok daha derin bir hicivle karşılaşıyorsunuz. Mirbeau çok mizahi ve eğlenceli bir dille toplumdaki adaletsizlikleri, adalet sistemini, sağlık sistemini, bürokratları, politikacıları, siyasi düzeni, sömürgeciliği, ırkçılığı ve toplumdaki diğer aksaklıkları eleştiriyor. Eser, muazzam bir toplumsal ve politik hiciv. Mirbeau’nun dili o kadar eğlenceli ki yer yer kahkahalar attım okurken ama eleştirdiği konular da bir o kadar utanç verici, saniyeler sonra güldüğüm için utandım. Bu duyguları aynı anda okura yaşatabilmesi çok hoşuma gitti. Oldukça akıcı ve sürükleyici bir metin aynı zamanda. Çok ama çok sevdim. Özenli çeviri için Alev Çamalan’a, kapak tasarımı için Umut Durmuşoğlu’na ve bu güzel eseri özenle basan @ucnoktayayinlari’na çok teşekkürler.