bir noktada böyle olacağını biliyordum. ya da biliyordum kelimesi fazla iddialı oldu, sezimliyordum. nitekim bunu sezmek istemezdim sanırım.
nereye gidiyor rüyalar lordu'nun hikayesi, bu büyük güce ne olacak diye düşünürken içimde mutluluk veya huzur duygularına yer olmuyordu.
büyük bir burukluk ve hüzün içerisindeyim. sanki çok sevdiğim kişilere istemeden veda ediyor gibiyim. rüya'nın karşısındaki nuala gibi hissediyorum kendimi. kolundan tutmak, gitme demek istiyorum ama bunu yapacak gücüm de yok bir yandan, bunu da biliyorum.
bir kurguya, kurgusal karaktere bu denli bağlanmak ne kadar normal diye düşünüyorum ama hemen ardından normalliğin bana göre olmadığını belirtiyorum kendime. ya da benim normalim bu olarak atfediyorum.
kendimi böyle bir kurguyu okuduğum için çok şanslı hissediyorum.
Zek e de söylemiştim, bu kurguyu hiç okumuyor da olabilirdik ve hatta daha da kötüsü okuyup beğenmemiş de olabilirdik. bu kitaplar neil gaiman'ın yazdığı evrende bizlere bir nevi kendi mitolojisini ve mitlerini sunduğu harikalar diyarına biletlerdi. bir biletin de bana düştüğü ve
Zek ile yol arkadaşlığını yaptığım bu yolculuğun sonunu maalesef görebiliyorum.