Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Vaktin birinde senin gibi küçük bir oğlan deniz kenarına oturmuş, öylece deryaya bakıp duruyormuş. Onun bu hâli biraz balık almak için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekmiş. Bir zaman çocuğu seyrettikten sonra yanına varmış: " Hayırdır delikanlı," demiş," bugün deniz çok güzel, onu mu seyrediyorsun?" Küçük çocuk, başını çevirmeden : "Ama rüzgarlı," demiş çocuk, " topum denize düşünce sürüklenip gitti, onun için bakınıyorum." Adam, çocuğun yanına oturup; " Eğer biraz genç olsaydım, yüzüp onu alırdım. Ama şimdi gücüm yetmez ki yapayım . " demiş. Küçük çocuk, cevap vermemiş. Ve kıyıdan uzaklaşıp topunu daha iyi görebilmek için, hemen yanındaki bir kayanın üzerine çıkmış. Yaşlı adam, sakin bir ses tonuyla; " Ümidini hiç kaybetme, dua et evlat. " demiş. Çocuk, büyük bir sevinçle ; " Dua etsem topum geri gelir mi ? " diye sormuş. " Allah isterse elbette gelir." demiş ihtiyar. Küçük çocuk, yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra bildiği ne kadar dua varsa hepsini okumuş. Akşam üstü hava biraz sertleşmiş. Ve güneş batmak üzereyken sandallar dönmüş . Çocuk topunun geri gelmesini bekliyor ve eve gitmek istemiyormuş. Az sonra kıyıya yanaşan bir balıkçının yanına doğru bir kaç adım atmış yaşlı adam, hep aynı balıkçıdan alışveriş yaparmış. " Avınız İn şa Allah iyi geçmişdir. Eğer varsa birkaç kilo balık alabilirim. " demiş. Balıkçı bir kova içindeki balıkları gösterip ; " Zaten ancak o kadarcık tutmuştum. Bugün pek tadı yoktu." demiş. Konuşulanları duyan çocuk birden: " Dua etmeyi denediniz mi ?" diye atılmış. Balıkçı şaşırıp çocuğun yüzüne tuhaf tuhaf bakmış. Yıllardır unuttuğu bir şeyi hatırlamış sanki. Çoçuğun yanaklarını okşarken: " Dua ha!" diye mırıldanmış. " O zaman balıkları tutar mıyım?" " Allah isterse tutarsınız elbet," demiş çocuk. Balıkçı tebessüm etmiş çocuğa, sonra tekrar sandala yönelmiş ve ağların üzerindeki eski örtüyü açmış. Bir top varmış orada. Henüz ıslak olduğundan ışıl ışıl parıldayan bir top. Balıkçı, onu çocuğa uzatıp : " Bunu biraz önce denizde buldum." demiş , " al bakalım senin olsun ." Çocuk hem mutlu, hem şaşkınmış. Duası işe yaramış işte. Topuna sıkıca sarılıp : " Bir daha benden iznsiz gitmek yok , " demiş, " ya dua etmeseydim ne olurdun o zaman?" Hikaye bitmişti belki ama hâlen dahi o hikayenin içinde kalmıştım. Deniz nasıl bir şeydi? Nasıl görünüyordu? Hayatım boyunca hiç görmemiştim ve hep merak etmiştim . Ama dua böyle bir şeydi demek ki. En olmaz dediğin anlarda sıkıca sarılacağın bir ipti o ve kopmazdı sen kopmazsan. " Anladın mı Ömer'im," demişti babam hikayeyi anlatıp da bitirince, " dua nasıl bir anahtardır , anladın mı?" " Anladım baba" demiştim. " Haydi şimdi sen de duanı et ve uyu Ömer'im deyip alnımdan öpmüş ve çıkmıştı babam odadan. Şimdi de bu yaşımda ve bu gece vakti o sobanın karşısında gözlerim görmese de yanan odunların çıtırtısını işitirken dua ipine sarılmıştım. Babamın o çocuk aklımla anlayabileyim diye anlattığı o hikâyeyi ise hiç unutmamıştım. Açtım ellerimi " Allah'ım " dedim küçük bir çocuk gibi masum " Allah'ım , gözlerim geri gelir mi dua edersem?"
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.