Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

286 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Bir miktar spoiler içerir. Aforizmalar kitabını incelemeden önce bilmeyenler için aforizmanın kelime anlamına bir bakalım. Aforizma; özlü söz demektir. 1983-1931 yılları arasında yaşamış olan ressam, şair ve filozof Halil Cibran'a ait bu kitabı uzun zamandır merak ediyordum. Eminim birçoklarımız da kitaptan çıkan o güzel alıntıları görünce okumak istediler bu kitabı. Öncelikle kitabın bir çırpıda bitirilmemesi gerektiğini, üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken cümleler olduğunu düşünmekteyim. Bazı sözler beni alıp başka diyarlara götürdü ve uzun uzun kafa yordum. Kitabı okurken birçok not tuttum. Genel anlamda kitabı çok beğendim. Ancak bazı konularda Halil Cibran ile ayrıştığım oldu. Özellikle fakirlik ve zenginlik üzerine bir söylemine değinmek istiyorum yazarın. Kitapta ''En zengin ile fakir arasındaki fark; açlık çekilen bir gün, susuz geçirilen bir saatten ibarettir ancak.'' demektedir. Bu söz üzerine düşündüğüm zaman kendimce ''Zengin ile fakir arasındaki fark bu değildir. Zenginlik sana hayatın kapılarını açar, hayatın o leziz şarabından doya doya içmeni sağlar, zenginin yaşadığı hayattır (sağlık olduğu sürece). Fakirinki ise avunmak, kendini kendisine verildiği yada elde edebildiği kadarıyla avutmak. Hayalleri bile başkadır zengin ile fakirin. Biri aşk düşünür, biri aş! Biri yapacağı tatili düşünür, biri üşümemeyi ve barınma ihtiyacını düşünür. Neden zengin bir adamın ağzından çıkıyor bu cümle? Madem fakirlik güzeldir, siz neden varlık içindesiniz. Fakir bir birey gününün çoğunu çalışarak ve hesap yaparak geçirirken bir zengin hayal dünyasının, maddi ve manevi zevklerinin peşinden koşabilir. Nedir sizin bu fakirliği övüşünüz? Fakir olmazsa da zengin olmazdı değil mi ? Madem bu kadar güzel fakirlik insin zenginler o fakirlerin sırtından.'' şeklinde bir kararlama yaptım ve durumun hiç de yazarın belirttiği gibi olmadığı düşüncesindeyim. Kitabı okuduğum sırada aldığım notlardan bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. ''Siyahı var eden beyaz, beyazı var eden siyah. Biri olmasaydı ötekinin ne önemi kalırdı. Herkes aynı olsaydı robottan ne farkımız kalırdı. Siyahla beyaz düşman mı? hayır aslında siyahın kalbinde beyaz, beyazın kalbinde siyah.'' ''İçimdeki ben şuanda ne yapıyor? attığım o derin çukurdan bana mı bakıyor? Nasıl çıkarırım onu meydana; ulu orta, aykırı duygularıyla. Çekip alsam onu attığım o derin çukurdan. Hayır Hayır! bilmemeli, kimse görmemeli, tanımamalı hiçbir zaman onu bu bedende.'' ''Dahilerin delilerle ortak yanları onların da delice hareketlerinin olması değil mi? Dahiler de deliler gibi biraz da olsa ruhuyla hareket etmez mi? Akıl mıdır bizi mutlu eden, yoksa delilik midir asıl mutluluk veren?'' ''Gün içi yapmamız gereken işler, saatleri takip edip hızlanma kaygısı, sürekli bir koşuşturma hali, yorucu ve endişeyle dolu bir gün. insan nasıl uzak durur endişeden. Hadi endişeden uzak durduk diyelim. Peki ya geceleri kafamızı yastığa koyduğumuzda aklımızdan geçenler; planlar, hayaller, idealler, aşklar, arkadaşlıklar, sağlık sorunları, ailevi durumlar. insan nasıl olur da düşünmez bunları? insan nasıl olur da hayal kurmaz. Yoksa mutluluk gibi sadece delilere mi mahsus bu özgürlük?'' ''Sevinç ve hüzün aslında siyah ve beyaz gibidir. Biri olmazsa diğeri olmaz. Ne kadar zıt olsalar da sevinmeden üzülmek, üzülmeden sevilmek olmaz.'' Bunlar benim kitabı okurken tuttuğum bir kısım notlar. Bu notlar kitaptaki bazı cümleleri okurken aklıma gelen şeylerin yazıya dökülmüş halidir. Çoğu yazarın düşüncelerinin kendimce yorumlanmış ve uzatılmış halleridir. Halil Cibran'ın sözlerinde en çok yazılı ve yazılı olmayan toplumsal kurallara karşı bir isyan olduğunu gördüm. Toplumsal kuralların insanın ruhunu zincire vurduğunu belirtmiş, bu kuralların sadece insan beynine has olduğunu savunmuştur. Ayrıca suçluya verilecek cezalar konusundaki söylemlerini çok ilginç buldum. Şöyle ki; pişmanlık duyan kişinin işlediği suç sebebiyle zaten cezasını çektiğini, cezalandırmanın amacının kişiye pişmanlık yaşatmak olduğunu, kişinin bu cezayı kendisi hakkında bir hüküm verilmeden zaten çektiğini ve onu cezalandırmanın gereksiz olduğunu savunmaktadır. Bu konuda da kendisiyle ayrışmakta ve düşüncesini yanlış bulmaktayım. Herkes karşısındakini kendisi gibi görür ve öyle düşünürmüş. Belki de bundandır ki Halil Cibran böyle düşünmektedir. Ancak herkes vicdan sahibi değildir, kimin vicdanının acıdığını, kimin pişmanlık duyduğunu yada kişinin yaptığı eylemden dolayı yeterince acı çekip çekmediğini anlamamız mümkün değildir. Dünya üzerinde yaşamış hiçbir insan hiçbir insanın ruhunun derinliklerinde ne yattığını bilemez. Düşündüklerimi ana hatlarıyla sizlere aktardım. Kitabı genel olarak beğensem de bende yeterince doygunluk hissi vermedi okuduklarım. Ama okunmasını kesinlikle tavsiye ederim. İncelememi burada bitiriyor ve okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
Aforizmalar
AforizmalarHalil Cibran · Ulak Yayıncılık · 20172,862 okunma
··
220 görüntüleme
Zeynep okurunun profil resmi
Emek verilmiş bir inceleme, ellerine, emeğine sağlık ☺
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.