Sonuçta karşılıklı olarak birbirini besleyen garip bir kültür oluşmuştur. Bir tarafta devlet, yazılı hukuk kurallarını hiçe saymakta, kendi kanunsuz eylemlerini, "işi kitabına uydurarak" yürütmektedir. Diğer taraftan devletin bu tür davranışlarını bilen yönetilenler, bu davranışı desteklemeseler bile, karşı çıkmak yerine, değiştiremeyecekleri inancıyla, "işi idare etme" yolunu tercih etmektedirler. Böylece devletin her türlü kanunsuz eylemine karşı açıktan tavır almak yerine," kayıtsız kalma", "idare etme" kültürü yerleşmiştir.